Ekonomik Görünüm ve Maaş Adaleti
EKONOMIK GÖRÜNÜM VE MAAŞ ADALETİ
“Devletin, emeklisine bakışı, gelişmişliğini, vefasını ve adaletini gösterir.”
Emekli olmadan önce milletvekili kadar maaşım vardı.
Özel tüzel kişilik olan, Adana H. Sabancı OSB Bölge müdürüydüm.
Emekli olurken en yüksekten prim yatırılmasına rağmen daha alt bir rakam üzerinden işlem yapıldı. Bu zorunluluktu. Emekli maaşım, aldığım fiili maaşımın 3 te biri olarak bağlandı. Ona da şükrettik.
Fiilen çalıştığım dönemdeki maaşım asgari ücretin 12 katıydı.
Bu maaş yıllar içinde eridi.
Şimdi maaşım asgari ücret ile eşitlenmek üzere. Bir seçim daha yapılırsa eşitlenecek, ramak kaldı!
Sürekli en düşük emekli maaşı muhabbetlerinden dolayı 35 yıl boyunca; tahsil, emek, bilgi, risk alma, projeler hazırlama ve yönetme, denetim, eğitim faaliyetleri, personel çalıştırma ile geçen çalışma hayatımın neticesi bu oldu.
Milletvekillerinin maaşları dolar cinsinden hiç azalmadı.
Oysa Hz Ali boşuna dememişti; devletin dini adaletti!
Bankacılar kârlarını kat kat artırmışlar.
Finans kurumları, borsacılar da paralel, keyifleri yerinde.
İlk 500 şirket 3.5 kat büyümüş.
Kur korumalı faizcilik hayatının fırsatını yaşıyor.
Otomobil ve ev satıcıları karlarının zirvesini gördüler.
Memurlara seyyanen zamla en düşük maaş 22 bin.
Emekliler e % 19 yeter dendi. Onlar bu ülkede yaşamıyor mu?
Torbada her şey var bir tek emekli yok.
İnsan gibi yaşam hakkı yok o zaman.
Bu mu yeni yüzyıl politikası?
Zaten TÜİK'in zerre inandırıcı olmayan düşük enflasyon rakamıyla darbe yediler. Birde memura verilen sabit zam onlara verilmedi.
"İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince düşünüyorlar." demiş birisi. Acaba seçim manipülasyonlarına, sahte sloganlara güvenip oy veren emekliler şimdi ne düşünüyor?
Bir taraftan maaşlara zam öte taraftan iğneden ipliğe zamlar.
Bunun normali yok mu?
Oysa enflasyonun en büyük düşmanı, disiplinli bir para politikası, üretim ve iş ahlâkıdır.
Tek hedef ÜRETİM artışı olmalıydı.
Üretim artışı için sanayi teşvik seferberliği başlatılmalı. Tüm ülkede yüksek teknolojili ürün üretimine cazip teşvikler verilmeliydi.
Hesapsız harcanan seçim bütçesi, bir türlü başarılamayan tasarruf önlemleri, asla olmaz denen milyonlarca EYT emeklileri, deprem giderleri maalesef ipin üçünü kaçırdı. Şimdi bedelini TÜİK marifetiyle, ek vergilerle, ölçüsüz zamlarla 85 milyon ödüyor.
Sonuçta mutsuz ve güvensiz bir toplum inşa edildi. Maaşı iyi yükselen memurda tedirgin, çünkü enflasyon en çok hayatın genel ahlakını bozuyor. Şimdi kiracı-ev sahibi çatışmaları, piyasa sahtekârlıkları, boşanma oranları ve çeşit çeşit gerginlikler ve ahlaksızlıklar pusuda.
Siyasetin amacı, hedefi halkını mutlu etmek, güven ve adalet içinde yaşatmaktır.
Bizi yönetenlerin bunu bilmemeleri söz konusu bile değil. Ama bilmez gibi yapılıyor sanki.