Aah Adana Ah!
Sesli Makale Dinle Değerli okurumuz, browser'ınız maalesef ses dosyasını desteklemiyor
Adana için artık hayal bile kuramaz oldum. Oysa Seyhan Baraj Gölü ve Seyhan Nehri, şehrin tam kalbinde birer işlenmemiş pırlanta gibi duruyor.
Bu şehir Avrupa’da olsaydı, emin olun dünya çapında bir turizm cenneti olurdu. Gölün etrafı sosyal alanlarla, otellerle, tatil köyleriyle dolup taşardı.
Peki ya nehir kenarları? Türkiye’nin en muhteşem gastronomi kenti, nehrin iki yakasına kurulabilirdi. Böylece Adana, 365 gün iç ve dış turizme açık bir cazibe merkezi hâline gelebilir, girişimcilere sayısız fırsatlar sunulabilirdi. Bir düşünün; bu, istihdamı ve ekonomiyi nasıl büyük bir ivmeyle yukarı çekerdi!
Adana kebabı, diğer ızgaralar, şırdan, içli köfte ve her biri birbirinden güzel Adana lezzetleri... Tatlılar, şalgam suyu, narenciye içecekleri... Bu eşsiz tatların uygun şekilde paketlenip tüm Türkiye’ye ve dünyaya tanıtılması ve pazarlanması gerçekten zor muydu?
Doğal bir yaşam parkı ya da bir hayvanat bahçesi yapmak çok mu zordu? Oysa Adana’ya gelen konukları daha uzun süre şehirde tutacak eğlence alanları ve konaklama mekânları oluşturmak, birincil hedef olmalıydı.
Neden Taş Köprü’den hidroelektrik santraline kadar bir teleferik hattı yapıp Adana’nın muhteşem doğasını turizme açmadık? Çok mu zordu?
Adana’da yerel yönetimlerin bütçeleri her zaman kısıtlı olmuştur. Ancak bu bütçelerin büyük bir kısmı, verimsiz personel çalışmaları ve abartılı peyzaj harcamalarına harcanmıştır. (Kimse alınmasın ama bu bir gerçek.)
Şükür ki Aytaç Durak döneminde kentin altyapısı, Çatalan Su Tesisleri, arıtma sistemleri ve Kurttepe Köprüleri gibi önemli projeler hayata geçti. Bugün kentin en cazip bölgelerinden biri hâline gelen yollar da o dönem açılmıştı.
Sonrasında ne oldu?
Sonrası ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığı... Nehir üzerine bir köprü inşaatını bile bir türlü tamamlayamadık. Planlanan maliyetin neredeyse on katına, yedi yıl boyunca üç farklı müteahhit değiştirerek ancak merkezi bütçeyle bitirilebildi. Köprünün ortasında metro için bir alan ayrıldı ama metro 20 yıl sonra mı gelir, 30 yıl sonra mı, Allah bilir…
Adana, yerel ve genel anlamda Allah’ın bahşettiği eşsiz coğrafyaya, kaynaklara ve yaşayanların beklentilerine uygun şekilde yönetilemedi.
Kentten çıkıp başka şehirlere gittiğimizde, içimiz burkuluyor. Diğer şehirlerdeki meydanlar, çevre düzenlemeleri, kültür merkezleri, metrolar, hafif raylı sistemler, temiz yollar... Hepsi Adana’nın çok önünde.
Bu durum sadece kaynak sıkıntısıyla açıklanamaz. Adana’nın, seçilmek için değil gönüllerde yer edinebilmek için gecesini gündüzüne katan, vizyon sahibi, şehre aşk ile bakabilen bir yönetim anlayışına ihtiyacı var.
Görevdeki belediyeler ve siyasetçiler ellerinden geleni yapmış olabilir.
Hiçbir sorunu olmayan Şakirpaşa hava limanımız kapatıldı ?
22 yıldır yapılacağı söylenen Yumurtalık enerji İhtisas Bölgesi duruyor ,
konteyner limanı?
Su ürünleri OSB? Karataş limanı? Karataş demiryolu ?
Karataş-yeni havalimanı bağlantı yolu ?
Bu soruların cevabını kim verebilir?
Adanalı genel/ yerel siyasetcilerden, yoneticilerden memnun mu?
Bu soruyu hiç soruldu mu?
Gençlere, kadınlara, emeklilere, memurlara, yani şehrin tüm kesimlerine, uzmanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelerine... tarafsız bir şekilde, şunları sormak gerek:
▪︎Bu şehirde yaşamaktan mutlu musunuz?
▪︎Şehre yapılanlar sizin için yeterli mi?
▪︎Daha neler yapılabilir?
▪︎Bizden memnun musunuz?
Adana, doğru ve akılcı yönetimle Türkiye’nin ve bölgemizin parlayan yıldızı olabilir. Potansiyel var, kaynaklar var, yeter ki hak ettiği şekilde yönetilebilsin.