Allah İle Online Olmak

Turgay BAŞBOĞA

ALLAH(cc) İLE ONLİNE(ÇEVRİM İÇİ) OLMAK!

 

Online kelimesi dilimize ‘’çevrim içi’’ olarak çevrilmiştir, yani hatta olan anlamına gelmektedir. Bir internet sitesi aktif olarak çalışır halde ise çevrimiçi (online), eğer kapalı ve erişilemiyor ise çevrim dışı (offline) olarak adlandırılabilir.  Yani;bilgisayar sisteminde sunucuya bağlı ve çalışır durumda olma halidir. Maalesef bu kavram,Türkçeye İngilizcedekinden daha dar anlamıyla yalnızca bilgisayar ve ilgili konularıyla bağlantılı olarak yerleşmiş bir sözcüktür.Esasen iletişim halinde olmak(online) ya da olmamak(ofline)olma halidir.

 

Allah(cc)ile Online(çevrim içi)olmak ya da ofline(çevrim dışı )olmak ne demektir.Online olmanın yolu ve mükafatı ve ya  ofline olmanın bedeli nedir?

 

‘’Allah, kimi (layık görüp) hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü (gönlünü) İslam’a açar; (ibadet ve hizmet yoluna sokar.) Kimi de (müstahak olduğundan) saptırmak isterse,   (Kur’an’a karşı ilgisiz ve sevgisiz kalır). Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik ve gayretsizlik (hamiyetsizlik ve haysiyetsizlik) çökertir’’.(Enam Suresi 125. Ayet)

 

Allah(cc)ile Online(çevrim içi)olmak hem bu dünyada mutluluk ve huzur getirirken hem de Ahiret hayatında Cennet’le mükafatlanmak demektir.Allah’a gereği gibi iman etmiş ve ‘’Sırat-i Müstakim’’ üzere yaşayan kimseler hangi hal ve durumda olurlarsa olsunlar asla bunalıma girmez ve sürekli bir kalp ve ruh huzuru yaşarlar...(Eğer bir sıkıntıları var sa bağlantılarını kontrol etmeliler)

 

Üstelik te bunun için hiçbir bedel ödenmez tam aksine hem dünyada hem de ahirette bitmek bilmeyen mükafatlar söz konusu.Esas ve yüklü bedeller ofline(çevrim dışı) olunduğunda ödenir.

 

‘’Allah mü’minlerden, kendilerine vereceği cennet karşılığında canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Müjdelenen bu cennet Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah’ın yerine getirmeyi uhdesine aldığı kesin bir sözdür. Verdiği sözü Allah’tan daha iyi yerine getirecek kim olabilir? O halde, ey mü’minler, Allah ile yapmış olduğunuz bu alış verişten dolayı sevinin. İşte bu, gerçekten büyük bir başarı ve kurtuluştur. Onlar; günahlarına tevbe eden, ibâdetle meşgul olan, hamdeden, oruç tutan, rükû eden, secde eden, iyilik ve güzellikleri teşvik edip yayan, her türlü kötülük ve çirkinliğin önünü almaya çalışan ve Allah’ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Rasûlüm! Sen böyle gerçek mü'minleri müjdele!’’(Tevbe Suresi 111 ve 112.Ayetler)

 

‘’O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz. İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum. Artık o, hoşnut bir hayat içindedir. Yüksek bir cennettedir.Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir). (Onlara şöyle denir:) "Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için...’’(El Hakka Suresi 18-24.Ayetler)

 

 

Peki Ofline(çevrim dışı) olmanın bedeli nedir?

 

 

Eskiler ‘’içimde bir sıkıntı var’’ derlerdi yeniler buna bir çok çeşidiyle ‘’depresyon’’ diyor.

(Majör Depresyon,Deporatif depresyon,Tükenmişlik Sendromu,Bipolar Bozukluk(Manik Depresif Bozukluk),Katatonik Majör Depresif Bozukluk,Doğum Sonrası Depresyon, Hikikomori, Maskeli Depresyon,Gülümseyen Depresyon vs…)

 

Depresyon kelimesini günlük hayatta sıkça duyar ancak anlamını, belirtilerini ve nelere yol açabileceğini tam manasıyla bilemeyiz. Kimilerine göre şımarıklık kimilerine göreyse fazla abartılan ya da bir lüks olarak görülen bu psikolojik rahatsızlık sanılandan ciddi ve çözüm üretilmesi gereken bir durumdur. 

 

Ruh Gribi de Denilen Depresyon, Çağımızın Psikolojik Hastalığı olarak biliniyor lakin insanlığın yaratılışından bu yana var olagelmiş, grip ve soğuk algınlığı gibi yaygın bir problemdir. Ruhtaki rahatsızlık hali insanın hem zihnini hem de vücudunu yıpratan hatta insanı intihara ve ya cinayete kadar götüren,ölümcül etkileri olan bir haldir.Kişi sahip olduğu her şeye rağmen mutsuzdur.Mutsuzluktan da öte kişi kendini değersiz, suçlu, boğulmuş ve karamsar hisseder.Düzenli olarak geçmişe dönüp kendinizi her şeyde suçlu bulma, içini kaplayan büyük umutsuzlukla başa çıkılamama,gelecek kaygısı,umutsuzluk, kimlik bunalımı, sinir krizleri, hayal kırıklığı,sürekli intihar etmeyi düşünmek ve ruhun bedene ağırlık yapması da depresyon belirtileri arasındadır.Bu yüzden de depresyon ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır. Sürekli mutsuz hissettiren, hiçbir şeyden zevk alamadığınız(Anhedoni Sendromu), Değersiz hissetme, kişinin kendi benliğine karşı bir nevi saygısını yitirmesi ve yalnız hissetmesi ya da kendisini soyutlaması depresyon belirtisidir(Tükenmişlik Sendromu) Normal hayatta zevk aldığınız ya da yaptığınız en ufak bir şeyden bile zevk alamaz duruma gelirsiniz. Buna duş almak, kahve içmek, yataktan kalmak gibi basit olaylar dahildir. Dikkat dağınıklığı, yavaşlayan hareketler ve birçok şeye karşı isteksizilik, uykusualuk,ani kilo kayıpları, mutsuzluk, geleceğe karşı umutsuzluk ve karamsar bakışaçısı

Ağır travmalar, ölüm, işsizlik, doğum, bağımlılık gibi olaylar depresyon sebebi kabul edilse de; Depresyondaki kişiler genellikle kendileriyle bir savaş içerisindedir ve bu savaşın kaybedeni onlara göre kendileridir.

 

Bugün gelişmişlik ve refah içinde yaşayan toplumlarda psikolojik rahatsızlıkların ve sapıklıkların çok yüksek seviyelerde olması göstermektedir ki; psikolojik hastalık ve sapıklıkların altında yatan sebep tamamen ekonomik değildir.

 

Zira bu toplumlarda;Sabır,Tevekkül,Şükür,Hamd,Yardımlaşma,İbadet,Dua,Ahlak,Sevgi,Saygı gibi değerler kaybolmuştur.İnsan tam bir boşluktadır ve hiçbir şeyle tatmin olamamakta ve asla memnun olmamaktadır.Bu durum onu kibre, boşluğa, anlamsızlığa, sapıklıklara, mutsuzluğa,kötü alışkanlıklara hatta inkara ve intihara sürükler.San ki onun göğsünü,  göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar …

 

 ‘’Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: "Keşke kitabım bana verilmeseydi.Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.

 (Allah, şöyle der:) "Onu yakalayıp bağlayın.Sonra onu cehenneme atın.Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.Çünkü o, azamet sahibi Allah'a iman etmiyordu.Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur. Onu günahkârlardan başkası yemez.’’(El Hakka Suresi 25-37.Ayetler)

 

Kesin olan şu ki; İnsanın Rabb’i ile iletişimi ne kadar kuvvetli ise(online) o kadar mutlu,huzurlu ve ruhsal açıdan sağlıklıdır.Ne kadar Rabb’inde uzaklaşır ve irtibatını keserse(ofline)olur.Kendisini (doğum-ölüm) paranteziyle sınırlandırır,dünyayı sadece oyun ve eğlenceden ibaret görürse ve sadece dünya için yaşarsa asla tatmin olmayacak,mutlu olamayacak ve kaybetme olasılığı o derece yüksek olacaktır.Zira onda ‘’Allah’a iman,gaybe iman,kadere iman ,Ahirete iman, hesap gününe iman,cennet ve cehennem bilinci yoktur veya gelişmemiştir…

 

Mesele Allah’ın nurundan nasiplenme meselesidir.

 

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali (bir örneği), içinde (parlak ışıklı) fitil bulunan bir lamba benzeridir; (o) lamba da bir sırça (cam fanus-ampul) içerisindedir; (o) sırça (ampul ise), sanki incimsi bir yıldızdır ki; (içindeki parlak ışık) doğuya da batıya da ait olmayan (benzeri bulunmayan) kutlu bir zeytin ağacından tutuşturulmuş (gibidir; bu öyle bir ağaç ve nurani bir kaynaktır ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Açıkça ve tıpkı elektrik enerjisine benzetilmektedir. Bu,) Nur üstüne nur (aydınlık, kolaylık ve huzur demektir). Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna (hidayet ve hikmet yoluna) yöneltip-iletir. Allah insanlar için (işte böyle) örnekler verir. Allah, her şeyi Bilendir.(Nur Suresi 356.Ayet)

 

Mesele ; Asala kopmayan sapasağlam Allah’ın ipine sarılmaktır.

 

‘’Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.’’(Ali İmran Suresi 103.Ayet)

 

Mesele Harikulade canlı ve çıkmayan boya ile boyanmaktır.

 

“Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz” (deyin)’’(Bakara Suresi 138.Ayet)

 

(Allah’ın boyası ile boyanmak; Kur’an’ın metaforlarından biridir. Allah’ın boyasından kasıt insan fıtratının bir gereği olan tevhid inancı, ahlaki erdemlilik vb olarak yorumlanmıştır. Kanaatimce “yüce ahlak sahibi olmak” anlamına gelir. Allah’ın boyası= İlahî ahlak, en yüce ahlak demektir. Burada boya ile inanç, akide, anlayış kastedilmektedir. Yani kişi Allah`ın seçtiği dine girer, onun bildirdiği inanç ilkelerini benimser, anlayış ve yaşayışını bu ilkelere göre bir düzene koyarsa Allah`ın boyası ile boyanmış olur.Gerçek kurtuluşun zahirî ve sembolik eylemlerle değil, Allah’ın insanların fıtratına yerleştirdiği aslî renk olan tevhid inancı ile mümkün olacağı vurgulanmaktadır.

 

Mesele ‘’Tutunduğun tuğlayı Rabb edinmeme,buzağıya taomama ’’ meselesidir.

 

‘’Onlar, Allah'ı bırakıp, kendilerine ne bir zarar ve ne de bir fayda veren şeylere tapıyorlar ve (üstelik), “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” diyorlar. Onlara de ki: “Siz, Allah'a göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz? O, onların koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir.”(Yunus Suresi 18.Ayet)

 

‘’ Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.’’(Nisa Suresi 117,118,119. Ayetler)

‘’Sakın ha, kendileri Allah’ı unutmuş (şeytanın ve dünyalık arzularının yolunu tutmuş), böylece O (Allah) da (ceza olarak onları dergâhından kovmuş) kendi nefislerinin (ebedi kârını ve uhrevi çıkarını) onlara unutturmuş (bütün maneviyatını ve cennet hayatını, fani ve fena şeyler için feda etmeyi akıllılık ve gözü açıklık sanacak bir gaflet ve dalâlete sokmuş) kimseler gibi olmayın! Ki onlar (Rahmet-i İlahi’den nasipsiz bırakılmış ve hidayetleri kararmış) fasık (ve münafık)ların ta kendileridir.(Haşr Suresi 19.Ayet)

 

“Siz Allah’ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilâhlara) tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”(Yusuf Suresi 40.Ayet)

 

Ne yapın yapın ama ölüm gelmezden önce sürekli Allah(cc) ile Online(çevrim içi)olun.Dünya ve Ahiret mutluluğu için bu şart!

Selametle Kalın…

Aklı Selim,Kalbi Selim,Ruhu Selim,Zevki Selim…