Allah'ın işi ne?
Şımarık, babadan kalan zenginliği har vurup harman savuran, her gün dostlarına ziyafet çekip, savurganlığı cömertlik sayan ağa, oldukça mahareti, akıllı ve zeki kâhyasını kendisine ve misafirlerine hizmet ettirir, oldukça hoş şivesi olan kâhyasına takılır, misafirlerini onun alışık olmadıkları şivesini duymak için konuşturmaya çalışırmış. Bir gün aklına gelen soruyu patlatmış, "Kâhya, de bakalım, Allah'ın işi ne?" Kâhya, o tatlı şivesiyle, "Ağam, Allah'ın işi merdiven dayamak" deyince bir kahkaha patlatır, misafirlerle birlikte eğlenirlermiş. Soruya verdiği cevabı çok eğlenceli bulan şımarık ağa, gelen her misafir yanında aynı soruyu sorar gülme krizine tutulurmuş.
Günün birinde ağadan destur isteyip memleketine dönmek isteyen kâhya, bir yığın tecrübe ve bir miktar parayla memleketine döner. Babadan kalan az miktardaki tarlayı, bağa bahçeye katar, serveti olur, servetine servet katar, artık o da bir ağa olmuştur.
Bir gün berberde tıraş olurken aynadan, dışarıda bir gariban görür, adamlarına emreder, şu garibi alın, güzelce traş ettirin hanama götürüp bir temiz yıkayın, elbiselerini yenileyin akşama da soframa buyur edin der. Adamlara direnmeye çalışan gariban, neden böyle davrandıklarını sorsa da, adamlar, "ağamızın emri beyim" diyerek her emredileni eksiksiz yerine getirirler.
Muhteşem hazırlanmış ziyafet sofrasına oturtulan adam, hâlâ şaşkın, bir garibanı kim, neden sofrasına davet etsin, öncesinde de bir yığın masraf etsin ki? Derken ev sahibi, oldukça pahalı giysiler içindeki ağa da sofraya oturur. Adam hali ile cevap beklemektedir. Ev sahibi, mutebessim bir çehreyle gariban adamı yemeğe başlamasını rica eder. Gariban adam, dayanamaz sorar; beyim, ben gariban bir fakir, sense bir bey, bir ağa, himeti nedir bu cömertliğin?
Ağa, kendisini tanıyamayan eski ağasının gözlerinin içine dikkatle bakar ve, "Ağam, sen beni tanımadın mı?" Eski ağa zor seçen gözlerle dikkatle bakar, "ne bileyim evladım, ben ki taa felan memleketten gelen bir kimsesiz biriyim!", ağa, "ağam hani bir kâhya vardı, her gün 'Kahya, he de bakalım, Allah'ın işi ne?' diyerkek eğlendirdiniz", "evet? ,"İşte o bendim, memlekete geldikten sonra başarılı bir çiftçi oldum. O sorunun cevabını şimdi ben veriyorum!
Allah istediğinin merdivenini yukarı dayar, istediğininkini aşağı yöne çevirir. Seninki aşağıya, benimkini yukarı çevirdi ağam!
Vefalı kahya, "Ama senin bana çok hakkın geçti, ben sana önemli miktarda para vereceğim, git hayatını yeniden kur, olur mu?"