Yaman ÖZEL/TOPLUMU ADALET ÜZERİNDEN BİR KIRILMAYA HAZIRLIYORLAR

Serbest Kürsü


Yaman Özel
Anti-Siyonizm insanlık ölçüsüdür!
Dış Politika | Siyaset | Dezenformasyon | Bağımsız AraştırmacıTOPLUMU ADALET ÜZERİNDEN BİR KIRILMAYA HAZIRLIYORLARİç İşleri Bakan Yardımcımız Sayın Bülent Turan bir süre önce çok kritik bir makale kaleme almıştı. Muhtemelen çoğunuzun gözünden kaçmış olmalı ama gerçekten hepinizin okumasını ve ne olup bittiğine bir de bu gözle bakmanızı çok isterim. Makalenin bağlantısını aşağıya bırakacağım...  Bu yazı neden önemliydi?Çünkü en üst perdeden operasyonun adı konulmuştu!   Sayın Bakan lafı eğip bükmeden yaklaşan darbenin temasının ADALET olduğunu tespit etti!   İlgili makalede şu cümlelerin altını çizdim:   1. Kendilerince ülkeyi bir kırılmaya hazırlıyorlar. Hedefleri basit bir iktidar değişikliğinin çok ötesinde, 28 Şubat’taki gibi 1000 yıllık bir hedefleri var. Ve buna öyle bir zemin hazırlamak istiyorlar ki demokratik olmayabilecek bir değişim bile bu zeminin üstünde meşru görünebilsin.   2. … suç işlendiği anda bir kişi sanık sandalyesine oturtuluyor, daha dava görülmeden sosyal medyada hükmü veriliyor. Haliyle mahkeme kararıyla sosyal medya hükmü uyuşmayınca, toplum nezdinde hoşnutsuzluk veya kafa karışıklığı oluşuyor. Sonra da bu algıyı istedikleri gibi yönetiyorlar.  Kurguyu basitçe özetlersek:- Adalete olan inancı her fırsatta törpüle,  - Toplumu büyük bir infiale sürükle,  - Zemin yeterli kıvama gelince, darbeyi indir!   Halkı öyle manipüle ediyorlar ki, bekledikleri girişimi yaptıklarında herkes "ama ülke elden gidiyordu, başka yol kalmamıştı" desin! Tıpkı 12 Eylül hain darbesinde olduğu gibi! Herkes adalet temalı bir kırılmaya hak verecek duruma gelsin!  Size tanıdık gelmeye başladı mı?  Hadi somutlaştıralım!    Yukarıda özetlediğim girişi aklınızda tutun. Dün hepimiz bir polisimizin şehit edilmesiyle sarsıldık. Bizi daha çok tedirgin eden haber ise polisimizi öldüren caninin 26 suç kaydı olmasına rağmen sokaklarda serbestçe dolaşıyor olmasıydı!  26 suç kaydı! Bir liste yayınlandı hemen, çocuğa cinsel tacizden uyuşturucuya kadar defaten işlenmiş suçları sıralanmıştı. Böyle bir cani tutuklanmıyorsa elbette sonu cinayetle biter değil mi! Akıl alır gibi değil, nasıl bir adalet ki bu, böyle bir cani işlediği onlarca suça rağmen elini kolunu sallayarak geziyor!  Peki gerçekten katilin 26 suç kaydı mı var?  Gerçekten dışarıda olmasının nasıl bir açıklaması olabilir?   Gelin Adalet Bakanlığı’nın açıklamasına bakalım:   İstanbul’da polisimizi şehit eden şahsın UYAP’ta 19 kaydı var. Bu kayıtların olması şahsın 19 kez suç işlediği anlamına gelmiyor.   5’ine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilmiş. Yani bu ihbar olabilir, delil yoktur, şikâyete tabi olabilir. Yeterli suç şüphesi dahi bulunmamış ve iddianame düzenlenmemiş.   Bu kayıtlardan 1 dosyada yargılanmış hükmün açıklanması geri bırakılmış. (HAGB) almış. Bu uygulama dünyanın her yerinde olan bir uygulamadır.   8 dosya birleştirilmiş. Bunlar uyuşturucu kullanma suçu ve dosya nihayete ermiş.   Buraya kadar yazdıklarımla birlikte 14 dosya oldu.   Geri kalan 5 dosyanın 3’ünün soruşturması devam ediyor. Bunlar da uyuşturucu kullanmak, tehdit, kötü muamele gibi TCK’da basit suçlar olarak değerlendirilen suçlar.   Bunlar 2024 tarihli olup soruşturması de devam ediyor. Henüz iddianame aşamasına gelmemiş.  Diğer 2 dosyaya gelince;Birinden 3 yıl 20 gün ceza almış (yağma suçu) bu dosya istinaf aşamasında.    Yani kesinleşmemiş!   Diğeri de kasten yaralama suçu. Bunun da yargılaması devam ediyor.   Sonuç olarak bu kişinin 5 dosyası var. 3’ünün soruşturması, 2’sinin de yargılaması devam ediyor. 26 suç kaydı ifadesi yanıltıcı.   Şimdi bu tabloya bakınca katilin dışarıda olması hiç şaşırtıcı değil, ancak olan oldu ve her kesimden milyonlarca vatandaşımızın ADALET’e olan güveni bilmem kaçıncı kez sarsıldı!   OPERASYON TIKIR TIKIR İŞLİYOR!Ana tema hedefe başarıyla oturtuldu. "Başlarım böyle adaletin içine" diyen milyonlar elde…   Adaleti doğrama kısmı tamam da konuyu hükümete nasıl bağlayacağız?   Kolay!   "Yeter artık idam gelsin" naraları bir yandan, "Polisimize güç kullanma yetkisi verilsin" çığlıkları diğer yandan!   Bu yazıyı buraya kadar okuduysanız örnekler vererek çok uzatmayacağım. Zaten parçaları birleştirecek kapasiteye sahipsinizdir muhtemelen.   İdam tartışmalarını geçiyorum, zira bu başlığın an itibariyle ilgili operasyon için tek kullanışlı yanı peşin peşin mahkemenin vereceği cezaları toplum nazarında etkisizleştirmek. Zira mahkemelerin katili asacak imkânı bulunmuyor, o halde katilin alacağı her ceza hafifmiş gibi hissettirilmeli.    Tartışma amacına ulaştı mı? Ulaştı.  İdam mı geldi? Hayır!  Kısa vadede idam yasası çıkabilir mi? Hayır!    Sadece toplumda peşin memnuniyetsizlik yaratılmış oldu. Üstelik bundan sonra işlenecek her suçta idam diye hop oturup hop kalkacak bir güruh yerli yerini aldı.  Gelelim polisimizin yetki meselesine. Polisimizin güç kullanma yetkisi yok mu? Var.  Silah kullanma yetkisi yok mu? Var!    Sadece bu yetkilerini kullanırken sorumluluğu da had safhada, ki çok çok sayıda acı tecrübenin sonunda gelinen bir nokta bu. Evet bir polis memuru silahını kullanmalı ama senin benim gibi bir telaşla değil, önünü arkasını, başını sonunu hesap edebilmeli. Gerektiğinde hesabını verebilmeli.   Bu noktada sanki polisimizin şehit olduğu çatışmada, silah kullanma yetkisi olmadığı gerekçesiyle öldürüldüğü gibi bir algı hâkim.   Dünkü çatışmada durum farklı. Katilin normalde elinde silah bulunmuyordu, dolayısıyla polislerimiz muhtemelen zanlıyı normal bir müdahaleyle tutuklamayı planlıyordu. Zanlı o hengamede polisin silahını ele geçirince bir saniyede tablo değişti ve beklenmedik şekilde ateş etmeye başladı. Şehit polisimiz hali hazırda elinde tuttuğu silahla karşılık vermesine rağmen maalesef isabet alarak hayatını kaybetti.   Eğer olay tam tersi gelişebilseydi ve polisimiz zanlıyı vurabilmiş olsaydı, yerinde bir müdahale yapmış olacağından, muhatap olabileceği soruşturma, polisimizin lehinde sonuçlanacak rutin bir işlemden ibaret olacaktı. Mukadderat! Maalesef hayatını kaybeden polisimiz oldu.   Evet zaman zaman polisimizin daha fazla şiddet kullanabilmesini istediğimiz durumalar oluyor, bazen yıldırıcı olabileceğini düşündüğümüz soruşturmalarla da karşılaşıyorlar ve bunun da haksızlık olduğunu düşünüyoruz, tamam ama polisin şiddet veya silah kullanmasının önünde gerçek bir engel olduğunu iddia etmek aslında çok isabetli değil. Yerinde kullanım konusunda bir sıkıntı bulunduğunu sanmıyorum.   E peki günün sonunda bu konu ne olacak? İçişleri Bakanlığımızın genelge yayınlamasını mı bekleyeceğiz? Her manyağı alnından vurun diye emir mi gelmeli?    Ne gelecek? Hepimizi daha çok zıvanadan çıkartacak uydurma haberler gelecek. Tıpkı Sözcü denen operasyon merkezinin bugün yaptığı gibi.    Ne dedi SÖZCÜ? Katili hak ettiği muameleyle hayvan taşıma aracına tıkan polislerimizle ilgili "soruşturma başlatıldı" haberi servis edildi.    Sayın İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya hemen açıklama yaptı ve bu haberi ALÇAKÇA sıfatıyla yalanladı.   Peki o saate kadar küplere binen binlerce insan sakinledi mi? Hayır!   Pek çoğu Sayın Bakan’ın açıklamasını muhtemelen görmedi bile.    Diğer yandan Bakan zaten dur durak bilmeden itibar suikastına uğruyor. Bu sistematik operasyon, sizin yakınmalarınız gibi değil!    Özellikle bizim mahalleden olduğundan bir türlü şüphe duyamadığınız paralı operasyon köpekleri yemiyor içmiyor Bakan’ı itibarsızlaştırıyor. Tam da bu tip meselelere hazırlık olarak yapıyorlar bunu! Ah ah!   Topladıkları alkış beni kahrediyor! Göstere göstere hainim diyen tiplerin teveccüh görmesi ne acıklı!   E ne olacak?  DARBEYE HEP BİRLİKTE YUVARLANIYORUZ!Ya bu millet aklını başına toplayacak ve soğukkanlı hareket etmeyi öğrenecek,   Ya başı kopmuş tavuklar gibi sağa sola çarpa çarpa kümesi yıkacağız ve altında kalacağız.   Yüzyılın en kapsamlı saldırı silsilesini kolumuz bacağımız kırılmadan atlatacağız sanıyorsanız gerçekten yanılıyorsunuz.    Allah sonumuzu hayretsin!   Okuma zahmetine katlandığınız için teşekkür ederim. Umarım bir bakış açısı olarak cebinizde tutarsınız.