Otların Direnişi ve İnsanlığın Körlüğü

Sedat Memili

Adana’da imara açılan ve yeni kurulan bir mahallenin ortasında yürüyorum; Pınar Mahallesi. Ben de orada yaşıyorum…
Devasa sitelerin arasında bir tarla var… Çevresi, kaldırım taşları ile sınırlanmış…
Bu kaldırım taşının sağ ve sol yanı, aklın bizlere oynadığı talihsiz oyunun belgesidir…

Dün tarım yapılan bu alanda, sebze ve meyvenin her türlüsü yetişirdi.
İnsanlık, doğanın düşmanı gibi oraya beton döktü ve parke döşedi…
Toprağı öldürmek için seçilen beton, insanları mutlu kılmak için pembeye boyandı.
Bu aklın birinci oyunuydu; Geleceğimizi karartan bir eylemleri yaparken mutlu edecek renkler seçmek…

Sebze ve meyve üreten bu topraklara beton döküp, nefes alamaz hale getirdik…
Toprağın nefessiz kalması, bizim gıdasız kalmamızdır… Bunu anlamadık…
Bu betonlar üzerine,
Yabancı sermayeli bankalardan aldığımız krediler ile betondan evler yaptık…
Yine, yabancı sermayeli bankalardan aldığımız krediler ile yabancı markalı arabalarımızı park ettik…
Hızımızı alamadık, topraklarımızı öldürerek üretilmesine izin vermediğimiz sebze, meyve ve hububatları yine yabancılardan satın almaya başladık…
Sonra feryat: Oooo ne bu pahalılık…
Toprağın direnişi, zamanla insanlığın çığlığına dönüşür…
Bunu kavrayamadık: Bu da aklın başka bir oyunu…
Diyeceksiniz ki, iktidar beceriksiz…
Evet doğru… Bence Cumhuriyet tarihinin en beceriksiz hükümeti… Kabul…
Peki, bu iktidar, Merih’ten mi geldi? Biziz ya! Bizim açgözlülüğümüz, bencilliğimiz, ufuksuzluğumuz, iktidar eliyle can buluyor…
Muhalefet partisinin üyeleri, “program ve ilkeler” değil, yine adamların peşinden koşacaksa, onların iktidarında da değişen bir şey olmayacaktır…
Bu da aklın bir uyarısı…