Kendi Adına Para Basan Belediye Başkanı
KENDİ ADINA PARA BASAN ADANA BELEDİYE BAŞKANI
Bugün, genel başkanlarının adının geçmediği bir cümle kuramayan belediye başkanları, halkı için fedakârlık yapamaz…
Halkımız kâğıt para ile ilk kez 1840 yılında tanıştı.
Dikkat edin “Basıldı” demedim. Çünkü ilk kâğıt para el ile hazırlanmış ve mühürlenmişti.
Bu paranın adı: “ Kaime-ı Nakdiye-ı Mutebere " idi. Bu ne demek? "Para Yerine Geçen Kâğıt" demekti. Adından da anlaşılacağı üzere “Para” değil, “Para yerine geçen kâğıt” olarak tedavüle sürülmüştür.
Amacı ise bir değişim aracı olmaktan çok “Faiz getirili borç senedi” olmuştur.
Yani anlayacağınız Osmanlı’nın çıkardığı ilk kâğıt paranın kabaca özellikleri şuydu:
1 – El ile hazırlanmış ve üzerine resmi mühür vurulmuştu.
2 –Para gibi dolaşmasına karşın, amacı “Faiz getirili borç senedi veya Hazine bonosu” olarak tedavüldedir.
3 – Osmanlı Bankası çıkarmıştır. Bankanın adı Osmanlı’dır ama sermayesi İngiliz’dir.
Peki sonuç: bu tedavül faizci ve spekülatörlerin işime yaramıştır. El ile hazırlandığı için, sahtesi çok kolay yapıldığından, güvenilmemiştir. En önemlisi de kendi adına para basmak, bağımsızlığın en temel göstergelerinden biridir ve paramız İngiliz bankasının kontrolü atkında idi…
Yani siz o anlayışın, bu güne taşındığını düşünün…
HAYATIN ANLAMI VE VATAN DEYİNCE…
Hayatın anlamı hakkında binlerce fikir ileri sürebilirsiniz… Ama bu fikirlerin en muhteşemi şudur: “Hayatın anlamı bir tas süt, bir dilim ekmek…”
Halkına bir tas süt ve bir dilim ekmek sağlayamayan yöneticilerin erdeminden kimse söz edemez.
“Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” der Atatürk.
Peki, vatan deyince ne anlıyoruz?
Vatan bazılarının zannettiği gibi, sadece “hisseli, arazi veya arsa” ile açıklanamaz.
Vatan çiftçinin toprağı ve ürettiği pancardır: Rizelinin çayı, Malatyalının kayısısıdır.
Vatan bir yazarın kalemi, bir gazetecinin haberidir.
Vatan, bir sanayicinin fabrikası, işçinin bu fabrikada dönen çarklarıdır.
Terzinin iğne ipliğidir vatan… Bir kadının yuvası, bir memurun makamıdır.
Bir ressamın tualidir vatan, bir müzisyenin enstrümanı…
Toplamda vatan “Bir tas süt bir dilim ekmektir. Adalet ise üretilen bu toplam değerin paylaşılmasıdır.
Bu konuyu uzatmıyorum…
*
KARARLI BAŞKAN: SÜLEYMAN VAHİT
Sizi 1913 yılına götüreyim… Balkan harbi ile 1. Dünya Savaşı arasındaki yılların Adana’sına…
Savaş, kargaşa, fukaralık ve özellikle de anarşinin kol gezdiği o günlerde, belediye hizmetlerinin de aksatmadan yürütüldüğünü söylemek mümkün değildir.
O yıl belediye başkanı Süleyman Vahit’tir.
Süleyman vahit, çok zeki, çalışkan ve yurtseverdir. Halkın durumunun iyi olmadığını görmektedir. İktisadi durum çökmüştür. Erkekler savaşlara gidip dönmüyor, nüfusun büyük bir çoğunluğu yetim ve dullar ile savaşta yaralı olanlar ve yaşlılardan oluşuyor.
Geride kalan kadınlar ise tarımsal üretimden geri kalıyor… Bir yanda açlık ve sefalet diğer yanda salgın hastalıklar…
Halk, bırakın lüks mal tüketmeyi veya tasarruf etmeyi, tanesi 1 kuruş olan ekmeği almaya gücü bile yok.
Bir yöneticinin görevi evde yangın varken nutuk çekmek değil, yangına kovayla su taşımaktır.
Süleyman Vahit’te öyle yaptı. Dönemin Maliye Nazırı Cahit Bey ile yazışmalar yaptıktan sonra para basmaya karar verdi.
Çünkü halk açtı. Halkın, nutuk, boş söz, umut ve vaatlere değil, bir tas süt ve bir dilim ekmeğe ihtiyacı vardı.
“1330 yılında Süleyman Vahit’in Belediye Başkanlığı esnasında Adana Belediyesi adına çıkarılmış “Adana Belediyesinin Bir Kuruşluk Ekmek Vesikasıdır”
Bu banknotta imza olarak belediye Başkanı Süleyman Vahit’in ismi ve imzası bulunmaktadır. Bu banknot, devlet banknotları çıkıncaya kadar, belediye hudutları dahilinde tedavülde kalmıştır. Bu banknotun arkasında Adana Vilayeti Polis Müdürlüğü’nün 1330 (1914) tarihini taşıyan mührü vardır…”(*)
PARA OLARAK KULLANILDI
Çıkış amacı, sadece bir kuruşluk ekmek alıp açlığı önlemekti. Ama öyle olmadı. Halk bu paraları diğer ihtiyaçları için de kullandı. Esnaflar bu paraya güven duydular. Çünkü bu para ne faizciye hizmet ediyordu ne de rantçılara. Bu para halkın en temel ihtiyacını karşılıyordu. Adana halkı paranın çıkış amacına saygı duydu.
Süleyman onlara: “Bu parayı kullanın. Devlet para bastığı zaman onunla değiştireceğim söz veriyorum” demişti. Nitekim öyle de oldu.
Kayıtlara göre 30.000 adet bir kuruşluk basılmıştı. Günü gelince halk bu paraların 25.000 adedini değiştirdi. Bütün çağrılara rağmen 5.000’i bulunamadı.
GENEL BAŞKANSIZ CÜMLE KURAMAYANLAR
Süleyman Vahit yangın karşısında konuşmak, umut ve vaat dağıtmak yerine, kovasını su doldurarak alevlerin üzerine koşmuştur.
Yangını söndürmek için kovasını su ile dolduranlarla, yangını fırsatı ganimet bilip kesesini dolduranları karıştırmamak gerek.
Süleyman Vahit cesurdu. Padişaha yalakalık yapacağına halkının sorunlarını, aldığı radikal bir karar ile çözmüştü.
Bu gün bu riski göze alan olabilir mi?
İçinden genel başkanlarının adının geçmediği bir cümle kuramayan belediye başkanları halkı için bu fedakârlığı yapamaz.
(*) Gani Girici’nin araştırması 8 Kasım 1963 tarihli Yeni Adana Gazetesi’nde yayınlanan Gani Girici’nin araştırma yazsından.
Fotoğraf: Adana belediye başkanları albümünden alınmıştır.