BUGÜN HİÇ BİR ŞEYİ DERT ETMEYECEĞİM
BUGÜN HİÇ BİR ŞEYİ DERT ETMEYECEĞİM.
Adamın biri, olur olmadık her şeyi dert eder, olanlara canı sıkılır, moralini bozarmış. Bir sabah kalkmış, “Bugün hiçbir şeyi dert etmeyeceğim” diye kendi kendine söz vermiş. Akşama kadar gezip dolaşmış ve o gün dert edecek hiçbir şey çıkmamış karşısına. Akşam eve dönerken içinden demiş ki, “Nihâyet dertsiz bir günüm oldu. Bu akşam hiçbir şeyi dert etmeden güzel bir uyku çekeceğim”. Tam eve girecekken komşunun oğlu seslenmiş: “Emmi, emmi! Duydun mu, bizim eşek kuyruksuz sıpa doğurdu!”Bunu duyar duymaz adamı almış bir tasa. Yine sancılanmaya başlamış. Uyumak için yatağa girince bir sağa dönmüş, bir sola. Zihninden düşünceleri çıkarmaya çalışmış lâkin bir türlü becerememiş. Buna alışkın olan hanımı sormuş: “Bey, yine ne oldu?” Adam cevap vermiş: “Ne olacak hanım, dertsiz bir günüm olsun istedim, bugün de komşunun eşeği kuyruksuz sıpa doğurdu!”Hanımı, “Bunu neden dert edersin acaba?” diye sormuş. Her şeyi dert etme konusunda mahir olan adam anlatmış: “Yarın bu kuyruksuz sıpa kocaman eşek olacak, komşu onunla odun kesmeye gidecek. Üstüne odunu yüklediğinde eşeğin ayağı kayar, dereye yıkılırsa ve ben de yardım etmek zorunda kalırsam, eşeği kaldırmak için kuyruğundan tutmak gerekecek. E, bu eşeğin kuyruğu yok, ben neresinden tutacağım?”
Hikâyede olduğu gibi gerekli gereksiz o kadar şeyi dert ediyoruz ki…
Günlük hayatımızda dert ettiklerimize baktığımız zaman öyle küçük şeyler ki dert ettiğimizi belki bir incir çekirdeğini bile doldurmayacak meselelerdir bunlar.
Bu sıradan, basit ve gereksiz dertleri dert olmaktan çıkarmak da bizim sorumluluğumuzda aslında. İnsanlar çoğu şeyi dert eder ama sahip olduğu güzelliklerin ve zenginliğin farkına varmaz. Ne zaman farkına varır insan bilir misiniz, ancak daha üst düzey acılara maruz kaldığımızda beterinde beteri var dediği zaman.
Bir de düşünün; yakın bir zamanda yaşadığımız deprem felaketinde, kendiniz ya da bir yakınınız ciddî bir zarar görse, hayat rutininizi bozacak bir felâketle karşı karşıya kalsanız, çok sevdiğiniz birisi hayata veda etse. Bu sefer birinci ve ikinci düzeyde bizi meşgul eden dertler bu üçüncü düzeydekiler sayesinde önemsizleşir.
Gözünüzü kapatın ve hayal edin son olarak, ölüm kapınızı çaldı ve artık bu hayata veda etme vakti. Şöyle düşünüp geriye baktığınızda, dünyalık olan ne varsa hepsinin anlamını yitirdiğini görürsünüz. İşte o zaman ne bir dert ne bir tasa kalır hayatınızda.
Peygamber efendimiz sav, : “Şu beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, hastalık gelmeden önce sağlığın, yaşlılık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.” buyrulmuştur.
Kalın Sağlıcakla.
Uzman Psikolojik. Danışman
Sait ÖZDEMİR