Öğrenmek Yöntemi Olarak Yaşam Deneyimi

Prof. Dr. İsmail GÜVENÇ

Öğrenmek Yöntemi Olarak Yaşam Deneyimi
Son yazımda “hayat tecrübesi” sonucu öğrenmeye dikkat çekmiştim. O yazı öncelikle okunabilir. Düşüncem şudur: Yaşam deneyimi önemlidir. Yaşam deneyimi (İng. life experience; esk. hayat tecrübesi) insanın tam olarak gelişmesinde yararlı olan, yaşam boyu kazanılan sınanmış (tecrübe etmek) ya da kanıtlanmış bilgi ve deneyim anlamında. İnsan yaşadıklarından hele hele acıda olsa olumlu bir anlam çıkarırsa (öğrenme gerçekleştirirse) anlamlı bir hayat sürme fırsatını yakalayabilir.

Deneyim (İng. experience; esk. tecrübe) duyu organları aracılığıyla dışardan, duygular yoluyla içeriden elde edilen bilgi anlamındadır. Deneyimlemenin farklı sözlüklerdeki anlamı konunun açıkça anlaşılmasında katkı sağlayacağını düşündüğümde öncelikle paylaşacağım:

-Deneyimlemek (tecrübe etmek); herhangi bir iş veya konuyla ilgili olarak bire bir uygulama ve deneme yapmaktır (TDK).

-Deneyimlemek (experience), bir şeyleri yaparak, görerek veya hissederek bilgi veya beceri elde etme sürecidir (https://dictionary.cambridge.org/tr/).

-Deneyimlemek (experience), gerçekler, olaylara ilişkin pratik yapma veya gözlemlemedir (https://translate.google.com/)

Kısaca, sırf kitaplardan değil hayatı deneyimleyerek öğrenmek.
Prof. Dr. D. Cüceloğlu teori insan ilişkileri bilgisi olmasına rağmen deneyimleyerek öğrenme gerçekleştirmiş ve yeni bir yola koyulmuştur.

Yeni bir yol
Doğan Cüceloğlu’nun şu açıklamalarına dikkat çekeceğim: “İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne yazıldım ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde doktoramı yaptım. Uzmanlık alanım iletişim psikolojisidir. Amerika'da doktora öğrencisiyken evlendim. Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum ne de evliliğin ne olduğunu. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'e acı çektirdim.” (bk. http://www.dogancuceloglu.net/yasam-yolculugu/)

“İnsan ilişkilerinin trenin rayında gittiği gibi düz bir yolda gitmediğini kendi evliliğimde yaşadım. İnsan ilişkileriyle ilgili çocukluğumda gördüğüm ve öğrendiğimin ötesinde yeni bilgilere ve tutumlara gereksinmem olduğunu anladım. İnsan ilişkileriyle ilgili çocukluğumda gördüğüm ve öğrendiğimin ötesinde yeni bilgilere ve tutumlara gereksinmem olduğunu anladım. Araştırdım, okudum, düşündüm ve uyguladım.”
Kanaatimce eğitim almış olsa da öğrenme, düşünme ve analiz yeteneği gelişmeyebiliyor. Doğan Hoca hayatının bir döneminde kendisi ve yaptıkları (deneyimleri) üzerinde düşünmese, sorgulamasa, analiz etmeseydi (bilinçlenme süreci geçirmese) muhtemelen kendi gerçeklerini göremeyecek, değiştirme yoluna gitmeyecek ve kendine yeni bir yol çizmeyecekti.
Vardığımız bu sonucu, insanın şu tanımı desteklemektedir: İnsan; toplum hâlinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda kendini ve çevresini değiştirebilen canlı.

İnsan olmak için, düşünme, kavrama, değişme gerek. Bunun içinde aramak veya yola koyulmak lazım. Özetle durup, biraz soluklanıp kendimiz, hayat ve gelecek üzerine düşünmez, hakikat arayışına girmeksek boşa gitmiş bir hayat yaşarız veya yaşatırız.

Bulamayan
M.Ali Erbil (1957) katıldığı bir TV programında yaptığı açıklamalarda (bk. 4.6.2021 tarihli gazeteler) dikkatimi şu kısımlar çekmişti: “Beni üstün yetenek olarak 14 yaşında konservatuara aldılar. Ben yatılı okula girmiş oldum ve annem Ankara'da ben de Ankara'da okuyorum. Yine ilişkimiz hiç normal değil. Yatakhaneye gelirdim gece ağlardım, Allah’ım ben hiç böyle olmayacağım ben hiç ayrılmayacağım, hiçbir zaman karımla ayrılmayacağım, böyle çocuklarım olmayacak benim derdim. Ama hiç dediğim olmadı, dünya istediğin gibi sürmüyor. Bu arayıştan, bu sevgisizlikten 4 tane eşimden de ayrıldım, annemi sevemedim sonra. Bu benim hatam değil. Bizi üvey babaya ezdirdiği için.”
İki örnek incelemiş olduk. Birincisi deneyimlerinden olumlu ve yeni bir yol keşfederken diğeri eski öğrendiklerinin peşinde ve mutsuz…
İnsanı sorumluluk ve tercihleri var eder.

Son söz: Deneyim iyi olursa iyi olur, olmazsa tecrübe olmalı.