Milletlerin Varoluşu İçin Üç Faktör: Ekonomi, Eğitim ve Adalet

Prof. Dr. İsmail GÜVENÇ

Milletlerin varoluşlarını sürdürmeleri veya yükselmeleri için (düşmemeleri içinde) bazı faktörler gereklidir. Büyük güçlerin yükselişi ve düşüşü ile ilgili çok şey söylenmiş ve yazılmıştır. Örneğin “Ulusların Düşüşü” (Yazar: D. Acemoğlu) kitabında bu konu kapsamlı incelenmiştir. Bu kitapta Osmanlı Devleti ile ilgili bilgilerde vardır. Bu yazıda Osmanlı Devleti’nin gerilemesi/düşüşü ile ilgili bir rapordan (risale) bazı bilgileri paylaşacağım.

Rapor Koçi bey tarafından 350 yıl önce hazırlanmış. Koçi Bey (ö. yak. 1650) Sultan IV. Murad ve kardeşi Sultan İbrahim'e sunduğu risâleleri ile tanınan 17. yüzyıl Osmanlı yazar, düşünür ve devlet adamıdır. Zaman zaman bu devlet ve düşünce adamının raporuna atıflara rastlamaktayız. Aradan geçen 350 yıla rağmen bazı sorunların sürmesi iddialarının (sav) doğruluğunun veya çözüm önerilerinin yol göstericiliği konusunda önemini artırmaktadır.

Osmanlı (Türk Ulusu) neden büyük güç olmaktan geriledi?

Sorunlar

Bu konuda Koçi Bey’in birinci derecede üzerinde ısrarla durduğu konu timar ve zeâmet müessesesinin içine düşmüş bulunduğu durumdur. O’nun müesseseler çapında ele aldığı diğer bir bozukluk da ilmiye sınıfıyla ilgilidir. Üzerine durduğu başka bir konu ise keyfî veya haksız azillerle her çeşit mansıp (Makam) ve vazifede sebebiyet verilmekte olan istikrarsızlıktır. Diğer bir konu ise devleti kemiren ve çöküntüye götüren bir âfet nazarıyla baktığı rüşvet hadisesidir. Koçi Bey, rüşvetin yanı sıra onun kadar zararlı ve ahlâk bozucu tesirleri dolayısıyla zamanının diğer bir sosyal derdi olan, o vaktin tabirince şöhret merakı denmekte olan gösteriş ve “lüks düşkünlüğü” meselesine de ayrıca parmak basar. (bk. https://islamansiklopedisi.org.tr/koci-bey).

Osmanlı düşüşünün bu nedenleri ile ilgili elbette çok şey söylenebilir. Bu yazıda üç faktöre kısaca değinelim:

Toprak düzeni

Ekonomi: Osmanlı ekonomisi vergi (cizye) ve toprak gelirlerine (Tımar) dayanır. Osmanlı nihayetinde bir tarım toplumu olduğunda toprak düzeninin ıslah edilememesi yıkılmasının nedenleri arasında yer almıştır. Koçi Bey’in birinci derecede ehemmiyette bir mesele olarak üzerinde ısrarla durduğu konu timar ve zeâmet müessesesinin içine düşmüş bulunduğu durum olmuştur. Yazar sistemin zaafa uğratılmasının kötü neticelerinin bir diğeri olarak kapıkulu askeriyle timarlı güç arasında öteden beri devletçe gözetilmekte olan dengenin bozulması, başı boş bir kuvvet olarak meydan bulan bu zümrenin, özellikle altı bölük halkının, yani sipahi kanadının kontrol ve disiplinden çıkmasını gösterir. Kanaatimce toprak düzeni gerek Osmanlı (ilk dönemde iyi işlese de) gerekse T.C. döneminde yeterince geliştirilememiştir (ıslah). Açıkçası hala iyi işlememektedir. Rapor bu yönü ile sorunu iyi işaret etmektedir.

Eğitim ve bürokrasi

Medrese: O’nun müesseseler çapında ele aldığı diğer bir bozukluk da ilmiye sınıfıyla ilgilidir. Bu konuda medrese tedrisatındaki seviye ve buralardaki ilmî faaliyet gibi hususlara doğrudan doğruya yönelmek yerine, ilmiye sınıfına hâkim olmaya başlamış usulsüz tayinler ve bu yüzden bura kadrolarının ehliyetsiz ellere geçmesi gibi noktalara parmak basmaktadır. 18 yüzyılın başında batı tipi eğitimlerin kurulmaya başlaması da yüzyıl önce eğitimde kötü gidişe işaret etmesi bakımından önemlidir.

Bürokrasi ve liyakat: Koçi Beyin Sultanın dikkatini çekmeye çalıştığı, sık sık üzerine döndüğü başka bir konu ise keyfî veya haksız azillerle her çeşit mansıp (makam) ve vazifede sebebiyet verilmekte olan istikrarsızlıktır. Belki de Türklerin-Müslümanların tarihinde üst ve alt yönetimlere nasıl gelinip gidileceğinin bir standardının olmaması kadim bir sorundur.

Toplumların yükseliş ve düşüşünde üç faktör (Ekonomi, Eğitim ve Adalet) önemlidir. Bu faktörler doğru işlemezse toplumlar var oluşlarını sürdüremez. Osmanlıda bunu yaşamıştır…

Raporda belirtilen diğer sorunları da mercek altına almak mümkündür. İlgilenenler raporun tamamını okuyabilir.

Koçi Bey, risâlesinin ikinci yarısında, başta sıraladığı meselelerin düzeltilme ve giderilme çarelerini açıklamaya yönelir, ne gibi tedbirlere ihtiyaç bulunduğunu bir bir anlatır. Bir sonraki yazımızda bu konu üzerinde duralım.

Son söz: Tedavi olmadan teşhis kısır kalır.