"Her Türk … Taşımaya Mecburdur."
“Her Türk … Taşımaya Mecburdur.”
Bir konu için bir kanunu (21 Haziran 1934 tarihi ve 2525 numaralı) inceliyordum… Bu kanunun 1. Maddesi “Her Türk” diye başlamakta ve “taşımaya mecburdur.” ifadesi ile sonlanmaktadır…
Bu maddeyi incelerken bir anda zihnimde doldurma şeklindeki “sınav sorusu” gibi bir cümle ile karşı karşıya kaldım… Aradaki ifadeyi dikkate almadığımızda boşluk bırakılan cümle şu şekildeydi: “Her Türk … taşımaya mecburdur.”
Bu boşluklu cümle beynimi kemiren bir soruya dönüştü: “Her Türk, neyi taşımaya mecburdur?”
Taşımak
Bu soru bir süre sonra beni “taşımak" kelimesine yoğunlaştırdı. Bu arada bir sırrımı da vereyim tam bir sözlük hastasıyım. Sık sık sözlüğe bakarım. Türk Dil Kurumunun sitesine girip “Büyük Sözlüğe” bakmadığım gün yok gibidir…
“Taşımak” kelimesi ile ilgili olarak Büyük Sözlük’te şu karşılıkları buldum:
-Giymek.
-Boru, kanal vb. ile sıvı maddeleri bir yerden başka bir yere aktarmak.
-Üstünde bulundurmak.
-Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek.
-Sahip olmak.
-Duymak, hissetmek.
-Bir nesnenin ağırlığını yüklenmek.
-Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek.
Sözlüğe bakmak işimi daha da zorlaştırdı… Sözlükte bu açıklamaların tamamı taşımak fiilinin karşılığı olarak verilmekteydi… Bu anlamlardan hangisi “Her Türk, neyi taşımaya mecburdur?” sorusunun karşılığı olabilirdi? Tek tek bu anlamları cümlemdeki boşluğa koyarak denemeye başladım…
İlk cümle şu şekilde oldu: “Her Türk, giymeye mecburdur.” Bu yeni cümle de tam kafama yatmadı… Mesela bir giysi şekli olan “üniformayı” cümlede kullandığımızda, “Her Türk üniforma giymeye mecburdur.” şeklinde yeni bir cümle üretmekteyiz. Bu anlamda cübbe, önlük vs. giysi türleri ile cümleyi düşündüğümüzde anlamsız, hayatın doğal akışına uygun olmayan bir durum oluyordu… Hatta böyle bir durumu insan düşünmek bile istemiyor!
Bazı Türkler
Bu ilk deneme beni “Her Türkün” her şeyi taşımadığı sonucuna ulaştırdı. Bu sonuçtan mutlu oldum. Ancak bu sonuç başka bir soruna dikkatimi çekti… “Bazı Türklerin” bazı giysileri (makam, para vs diye de düşünün) taşıması normaldi… Bazı Türkler (Beyaz Türk olarak da okuyabilirsiniz) her türlü konuma, imkâna sahip olabilir, boğazda yalıda oturup nutuk atabilirdi, ama hepsi değil!...
“Her Türk, neyi taşımaya mecburdur?” sorusunun cevabını bulmak için sözlükteki diğer anlamlar ile kendim oluşturduğum cümleleri incelemeye devam ettim… Bu uzun bir zamanımı aldı. Sonunda sözlükte taşımak karşılığı “Katlanmak, üstlenmek, yüklenmek, çekmek” anlamlarına yoğunlaştım…
Her Türk (Türkiye’de yaşayanlar olarak da okuyabilirsiniz) bazı külfetlere katlanmalıydı… Bizler katlanmak veya yüklenmek konusunda olağanüstün bir yeteneğe sahip olmalıydık. Bu millet hoş olmayan birçok duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etme konusunda uzun yıllardan beri neredeyse kanıksamıştı…
Herkes kendince katlanmak zorunda olduklarının bir listesini yapabilir? Ben kendimce bir liste yazdım.
…
Tamamını burada yayımlamam mümkün değil! Birkaç örnek:
Listemde “metal yorgunluğu olan “bürokratlar” da var… En alttakinden en üstekine kadar bu yetersiz memurlara millet katlanmak zorunda mı? Bir resmi daire de çoğu zaman sorunsuz iş yaptırırsanız dua ile ayrılıyorsunuz. Bu adamların görevi bu değil mi?
Listemde yer verdiğim diğer bir grup ise ülkemizde sermayenin büyük kısmını elinde bulunduran Beyaz Türkler … Bu millet bunları taşımaya neden mecbur olsun?
Listemde kısaca ilk sıralarda oligarşik gruplar ilk sırada idi. Listem çok uzun, ben ise oldukça dertliydim...
Yazımın başında “Her Türk … taşımaya mecburdur?” şeklinde yeni bir cümleye dikkatinizi çekmiştim. Bu cümlede (Kanun maddesinde) aradan çıkardığım ifade “öz adından başka soyadını da” şeklindedir.
Oturun siz düşünüz neleri taşımak zorundasınız?
Son söz: Adınız ve soyadınız gibi bazı şeyleri taşımak kader değildir.