Biz Halciyiz
Halcilik
Aile şirketimiz kırksekiz sene önce kuran büyüklerimle yirmi beş sene verdiğimiz hayat mücadelesi kısaca kaleme almak istedim mesleğimizi…
Gece…
Şehir susmuş, lambalar bile yorgun bir uykuya dalmışken, birileri var hâlâ ayakta.
Ne soğuk durdurabiliyor onları, ne yorgunluk…
Ayağı çamurdan kurtulmamış, parmakları donmuş, gözleri uykusuz ama yüreği hep sıcacık kalmış insanlar…
Onlar halciler.
Onlar, toprağın duasını, sofralara bereket olarak taşıyan sessiz kahramanlardır.
Halcinin mesaisi saatle ölçülmez.
Gece, gündüz birbirine karışır.
Bir gün biter, bir gün başlar; ama o hiç durmaz.
Bahçenin çamurunda, tarlanın ayazında, direksiyon başında, kışın ayazında, yazın kavurucu sıcağında…
24 saat yetmez ona.
Çünkü bilir: Sofralara gelen her taze meyvenin arkasında, kendi alın teri, kendi fedakârlığı vardır.
Kimi zaman don vurur bahçeye, kimi zaman yağmur indirir umutları yere.
Ama halci pes etmez.
Ateş yakar, tarlada sabahı bekler.
Toprağa zarar vermeden ısıtır ekinlerini, korur dallardaki meyvesini.
Çünkü onun emeği yalnızca kendisi için değil; halkı içindir.
Çocuğun sağlıklı beslensin diye, yaşlının meyvesi taze kalsın diye, sofralar bereketle dolsun diye…
Şoförlerimiz vardır bir de…
Uykusuz gözlerle, ağır yüklerin altında, kelle koltukta yolları aşar.
Her fren, her viraj bir duadır onlar için: “Allah’ım sağ salim varalım…”
Çünkü onların taşıdığı sadece meyve değildir; emektir, alın teridir, rızktır.
Kimse bilmez halcinin gecesini.
Kimse duymaz sabaha kadar çamurun içinde, donun içinde verilen o sessiz mücadeleyi.
Ama biz biliriz:
Bir domatesin kırmızıya dönmesi, bir narın çatlaması, bir elmanın dalda gülümsemesi; halcinin sabrıdır, emeğidir, duasıdır.
Halci olmak, sadece bir meslek değildir.
Halci olmak, bir yaşam biçimidir.
Toprakla kardeş olmaktır.
Soğukla dost, yorgunlukla sırdaş olmaktır.
Ve en önemlisi, halkın duasına talip olmaktır.
Bugün sofranızda gördüğünüz her meyve, her sebze…
Belki gecenin bir vakti tarladan çıkan, elinde el feneriyle toprağı adımlayan bir halcinin hikâyesidir.
Belki de soğukta titreyen bir şoförün elleriyle sımsıkı tuttuğu bir direksiyonun hikâyesidir.
Halcinin hayatı kolay değildir.
Ama bir sofrada, taze bir ekmekle yenilen bir domatesin kokusu,
Bir annenin evladına uzattığı sulu bir portakalın tadı,
Bir yaşlının minnettarlıkla baktığı meyve tezgâhı…
İşte halcinin bütün yorgunluğunu unutturur.
Biz halciyiz.
Topraktan geldik, toprağa sadığız.
Ve biliriz ki alın teriyle kazanılan lokma, en helal lokmadır.
Gecemizi, gündüzümüzü feda ettiğimiz bu meslek, bizim onurumuzdur.
Halkımıza en iyisini ulaştırmak, bizim sessiz ama en büyük destanımızdır.