Kaos Planı! - A. Dilipak
Derin Gerçekler
Abdurrahman Dilipak
Bakıyorsunuz her yerde onlar var. Yahudiler’den söz ediyorum. Kendilerini, üstün ırk olarak gördükleri için Irkçılıkta kimse onlarla yarışamaz.. Evet Siyonizm en büyük ırkçlılık. İlk ırkçı da Şeytan. Zaten bu Siyonistler de gelip sonunda Satanizme demir atmadılar mı?. Bakıyorsunuz bunlar en büyük Kapitalistler. Putin diyor ki, "İlk Bolşevik hükümetinin yüzde 80-85'i Yahudi’ydi." Cumhuriyetçiler de Yahudi, Demokratlar da. Bakınız Biden/Kamala ya da Trump! Hepsi aynı yolun yolcusu. Laikler de, Laikçiler de Yahudi, en katı, fanatik dindarlar da onlardan.
Bizdeki Kemalistlere bakın, önderlerinin çoğu Sabatay / Yahudi. Kemalizm’i “Türkün dini” olarak sistematize eden Tekinalp kod adlı Moiz Kohen’di. Mustafa Kemal’in okuduğu Şemsi efendi’nin gerçek adı Şimon Zwi idi. Bayar Alliance İsrailiete mezunu. Türkocakları’nın arkasındaki isim Lazaro Franko. Türk Yahudileri, Musevileri, Kürt yahudileri, Arap Yahudileri, Fars Yahudileri, Ermeni, Gürcü, Rus Yahudileri, say say bitmez.
Siyonistler, her zaman ve her yerde hep ikili oynadılar, hatta görünürde 3, görünmeyen 3’lü grublar şeklinde oyun kurdular. Yakından bakınca bunları birbiri ile savaşan grublar gibi görürsünüz ama arka planda hep biri diğeri ile tam bir uyum içinde hareket ederler.. En hızlı İslamcı da olabilirler, en radikal İslam düşmanı da, mesele aynı silahla hem sağ hem sol kahvelere kurşun sıka ele o tabancayı verenler talimatı bunlardan alırlar. Mikrobu yayan da bunlar, ilacını satan da! Camiye bomba atan gidip Cemevini de bombalayabilir.
Darbe şartları hep böyle oluşturulur. Artık bu toplum mühendisleri için hem siyasette, hem de ticarette bir metot olarak kullanılıyor. Modern savaşlar da bu şekilde kurgulanıyor. Post Modern bir 3. Dünya savaşı olan soğuk savaş döneminde uzmanlar bunun üzerinde inanılmaz çalışmalar yaptılar. Beyin kontrol denetleri ile düşünce okuma, algıları yönetme, insanın beyan dalgaları, biyolojik ortamlarda biyokimyasal etkilere verilen biyolojik reaksiyonlar üzerine bir çalışmalar yapıldı.
Bakıyorum da, bu gün yine birileri yeni bir post modern bir darbe için zemin yokluyor gibime geliyor. Ekonomik kriz, siyasi kriz, politik kriz, toplumsal olaylar, terör arkası arkasına gelebilir.
Aslında 15 Temmuz’da Darbe içinde darbe yaşandı. Asıl darbeyi, iki darbeden de habersiz, darbelere karşı halk yedi. Onlar, gece yarısından önce başlayacak darbe harekatından saatler önce beklenmedik bir şekilde 18.00 gibi sosyal media’da tartışılan bir olaya tepki olarak sokağa çıkmışlardı. Halk darbe kadar darbe söylentilerinden rahatsızdı ve teyakkuz halinde idi. FETÖ’cüler bir yandan iktidar media’sı ve çevresi, olacaklar konusunda toplumun hassasiyetini kendi lehine dönüştürmek için zaten hazırlıklı idiler ve söylentiler mahallelere kadar yayılmıştı.
MİT TIR’ları 17/25 Aralık tartışmalarının ardından insanlara, neye ve kime inanacağını bilmiyordu.
Bugün gelinen noktada durum pek de farklı değil. Gerilim artıyor. Meclisteki son tartışma da bu açıdan bardağı taşıran bir damla oldu sanki. Gelinen noktada tartışılmayan bir kurum kalmadı, adalet, ekonomi, cemaat, Diyanet, Üniversiteler, Sağlık, Gıda.. Bir dokunun bin ah işiteceksiniz. Sistem içindekiler, toplum karşısında konumlarını savunsalar da, kürsüden inip, mikrofonunu kapatıp, cep telefonunu yan odaya bıraktıktan sonra çok farklı şeyler söylüyorlar.
Ülke gerçekten büyük bir krizin eşiğinde. Bu günlerde bir takım muvazzaflar ve emekliler, halaskar zabitan rolüne bürünürler. Gençler Ak sakallıları göreve çağırırlar. Bu artık biliniyor. O zaman yönetimi elinde tutanlar, 15 Temmuz’da, 28 Şubat’ta, 12 Eylül’de olduğu gibi, birilerini sokağa çekmek, suyu bulandırmak, ortalıkta tozu dumana katarak, bulanık suda balık avlamak isterler. Birileri kendilerinden hesap sormasın diye, kendi içlerinden birilerini de günah keçisi yaparak, ötekilerden hesap sormak isterler. Olağanüstü hal için sadece iç değil, dış, özellikle sınır boyundaki ülkelerle var olan anlaşmazlıkları gündeme taşıyarak içerideki gerginliği milli duyguları galeyana getirerek başka yöne kanalize etmeye çalışacaklardır.
Birileri buna hazırlanırken, nasıl kendileri rakiplerine tuzak kuruyorsa, başkaları da, başka ülkelerin istihbaratları kol kola girip, karşı tarafa tuzak kurmaya çalışırlar. Böyle bir süreçte, AB, Rusya, İngiltere, İsrail, AB ve NATO çevreleri hep teyakkuzda olacaklardır.
Batılıların dostu yok, çıkarları var. Her iki tarafla da temas kurarlar, sonuçta iki tarafı çatıştırıp, kendileri için tercih sebebi olanı öne çıkartırlar.
15 Temmuz’da FETÖ’nün stratejik ortakları, Erdoğan’ın da BOP’da stratejik ortağı değil mi idi. FETÖ’nün NATO’daki müttefikleri BÇG’nin de müttefikleri değil mi idi. Bu arada toplumda daha fazla kim itibar kaybına uğramışsa onun ipini çekerler. Çünkü bu beyaz adam yenilecek ata oynamaz. Onlar bu gibi durumda, “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” der. Siyasette bazan tetiği çeken elin sahibidir onun cenazesinde en çok ağlayan. Aslında o göz yaşları da rol gereğidir.
Korkarım önümüzdeki dönemde bir takım dosyalar, kasetler açıklanacak. Birileri vurulacak, birileri intihar edecek, birileri bir kazaya uğrayabilir. Gidişat onu gösteriyor.
Küçük grublar, garantili gördükleri, radikal senaryolar için işaret bekliyor olabilirler de, işaret verecek olanlar için başarısından emin gibi gözükseler de , işin kontrolden çıkması durumunda toparlamanın 15 Temmuz kadar olamayacağı endişesini taşıyorlar. İşler kontrolden çıkarsa, sonucunu kimse tahmin edemez. Birileri Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan, hatta canından olabilir.
Siyaset eşkıyalık mesleği olduğunda, İsrail örneğinde olduğu gibi, devlet “terör devleti”ne dönüştüğünde o ülkede mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil emniyetinden sözetmek mümkün olmayabilir. Bunu İşgal topraklarında gördük. Devleti ele geçirmek isteyenler, emperyal sistemin kucağına düştüğünde de olacak olan bundan farklı olmayacaktır.
Keskin sirke küpüne zarar verir. Her aşırılık her zaman felaket getirir. Bazan evdeki hesap çarşıya uymaz. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder. Kullandığınız silah geri teptiğinde zarar görecek olan tetiği çeken olur. Yenilirseniz, eski dostlarınız düşmanınız olur. Ayaktayken alkışlayanlarınız, düşünce tekmeyi vurular. Bugün birileri bu konuları konuşmuyorsa dehşet dengesindendir. İşin ucu kendilerine dokunmasından korktukları içindir. İslam ülkesi başkanlarının Gazze konusundaki sessizliğinin asıl sebebi de bu değil mi?
Elimizde Şerif Hüseyin’in, o günlerde, Osmanlıya karşı direnişinin sembolü olan Filistin bayrakları ile Abbas’ı alkışlayarak Gazze’yi savunduğumuzu zannediyoruz. Mısır’da Rabia meydanındaki direnişin sembolü olan bir işareti millileştirerek ne hale dönüştürmüştük hatırlayın.. O işareti n rozetini yakanıza takarak Sisiyle kucaklaşamazdınız. Şimdi yeni Rabia’mız Yeni Delhi zirvesinin sloganı oldu. Tek dünya, tek aile, tek gelecek.
Bundan sonra insanları başka şeylerle meşgul etmek, korkutmak, neye inanacağını şaşırtmak için şok edici haberler duyacaksınız. Mehdi, Mesih, UFO’ların dünyayı ziyaret etmeleri, Teoloji, Astroloji, Astronomi hepsi birbirine karışacak. Bir yandan yeni salgınlar, yeni aşılar, ilaç, gıda her şey tartışılacak, Dinler, İdeolojiler, tartışılmadık bir şey kalmayacak gibi.
Bugün Maymun Çiçeğini konuşuyoruz, bir süre sonra Zombi Geyik mikrobunu tartışacağız. Mutasyondu, Varyanttı derken, bakarsınız “aşı olmayanlar dışarı çıkmayacak” denir.
Kassam Tugayları, Nisa suresinin 120. ayetiyle bir video paylaştı. "Şeytan onlara durmadan vaat eder, boş ümitler verir. Şeytanın sözü aldatmadan başka bir şey değildir."
Bakın, bundan sonra Dinler, ırklar, ideolojiler hakkında çok garip, birbiri ile çelişen şeyler duyacaksınız. Buna hazırlıklı olun. “Büyük Sıfırlamanın sekreteryasını yürüten “Dünya Ekonomik Forumu” (WEF), ABD’de Kasım ayında yapılacak seçimlere kadar istikrarsızlaştırıcı şok olayların yaşanacağı bir süreci başlatmak için düğmeye bastılar. Bu tarih teolojik, astrolojik, astronomik, kehanetlerle ilgili bir çok parametreler içeriyor. Pandeminin adı belli oldu: “Maymun Çiçeği”, ardından “Zombi Geyik” geliyor. Kasıtlı olarak yaratılan bir siber pandemiden söz ediyoruz. DSÖ hazırlıklarını tamamladı. Pandemi Lobisi de aktif.. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere, dünyaya hızla yayılacak Yeni Global anlamda radikal Protest bir grubun harekete geçmesi bekleniyor. Suikastlar, patlamalar, Hackerlerin saldırıları, ele geçirilen şok belgeler, siber terör, siber saldırılar, her şey mümkün. Suikastlar, çatışmalar, ekonomik ve siyasi krizler. Mehdi-Mesih tartışmaları, ne olacağını öngörmek zor, ama bir şeylerin olacağı kesin. Denizden gelecek hastalıklar, depremler, tsunamiler, hortumlar, iklim değişikliğine dayalı felaketler
ABD seçimine 2 ay gibi kısa bir zaman kaldı. BM, AB, NATO, DSÖ, FED, WEF daha aktif olacak. HAARP, StarLink, 5G ve CERN ekibi fazla mesai yapacak. Rothschild ailesinin “hava kontrol sistemini aktif ettiğini söyleyen Demokrat Meclis Üyesi Trayon White, FBI tarafından tutuklanmış.. Anlayacağınız Şeytan ve onun işbirlikçisi lobiler fazla mesai yapıyor. Kemerleri bağlayın. Şeytan ve onun işbirlikçileri ile savaşa hazır olun. Unutmayın, Allah (cc) sizin ellerinizle zalimleri cezalandırıp, sizin ellerinizle mazlumlara yardım etmek istiyor. O kadiri mutlak, güç ve kuvvet sahibidir. (Nisa 120). "Şeytan onlara durmadan vaat eder, boş ümitler verir. Şeytanın sözü aldatmadan başka bir şey değildir."
Selam ve dua ile.