Kadına Uzanan Eller Kırılsın(!)
Geçtiğimiz yıllarda bir televizyonun haber müdürlüğünü yapıyordum. Bir belediye başkanı düzenlediği basın toplantısında kadına yönelik şiddet olaylarına karşı belediyelerinin aldığı önlemleri ve buna yönelik eylemleri sıraladıktan sonra; "Kadına uzanan eller kırılsın. Kadına yönelik şiddeti şiddetle kınıyorum" şeklinde bir açıklama yaptı. Ben de kendisine; "Sayın Başkan! Şiddeti önlemek için kullandığınız dil şiddet dili. Bu şekilde şiddeti nasıl yok edeceksiniz?" diye sordum.
Hikâyenin bundan sonrası da belediye başkanının ne söylediği de çok önemli değil.
Geride bıraktığımız hafta 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle kadına yönelik şiddet adı altında o kadar çok yazılıp çizildi ki bu konuya bir de ben girmek istemedim ama bu yazılan ve çizilenlerin şiddeti önleme aracı olarak değil de yapmış olmak için yapıldığını görünce dayanamadım.
Psikoloji benim alanım değil ama dil benim alanım. Doğru konuşma, cümleyi güzel kurma insan psikolojisine her zaman olumlu etki etmiştir. Bu yüzden de halk arasında herkesçe bilinen bir atasözü vardır; Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır.
Hal böyleyken yöneticilerimizden tutun da sıradan vatandaşımıza kadar kimsenin dilinden şiddet kelimesi eksik olmuyor. Bu kadar çok şiddetin geçtiği bir ortamda şiddeti yok etmeyi düşünmek ancak aklı evvellerin işidir.
Şimdi size iki örnek vereyim;
Bundan yaklaşık 15 yıl önce bir lise öğrencisi kızımız tanınmış bir ailenin oğlu tarafından boğazı testere ile kesilmek suretiyle öldürülmüştü. Ben henüz ismini yazmadım ama siz o ismi hatırladınız değil mi? Aylarca bu konu gündemde ilk sıralarda tutulmuştu. Sadece genç kızın ölmesi değil onu parçalara ayırdıkları testere bile günlerce gazetelerde, televizyonlarda gösterildi. Sonra ne oldu?
Bundan yaklaşık 10 yıl önce yaşanan başka bir cinayetten daha örnek vereyim. Üniversiteye giden bir kızımız. Bindiği bir minibüste gözleri dönmüş bir cani tarafından önce tecavüz edilmek istenmiş, başarılı olamayınca bıçaklanıp, kafasına demir sopalarla vurulup, elleri kesilip cansız bedeni yakılarak katledilmişti. Bakın yine isim yazmadım ama siz hemen o ismi de hatırladınız. Çünkü bu konu da aylarca hatta yıllarca manşetlerdeydi. Sonra ne oldu?
Ben söyleyeyim; Sonra birisine şiddet uygulayacak olan canavar ruhlu insanların ilk cümleleri katledilen kardeşlerimizin adlarını anarak; "Sonun onun gibi olur. Onun gibi parçalara ayırırım seni. Kafanı kopartırım. Yakarım, yok ederim seni" oldu.
"Kadına şiddete hayır" demek kadar pek az aptalca cümle gördüm ömrü hayatımda. Hâlbuki doğrusu "Kadına ilgiye/sevgiye evet" olmalıdır. Bir kelimeyi ne kadar çok kullanırsanız o kadar çok hayatta karşılığını görürsünüz. 'Şiddet' kelimesi de 'Hayır!' ünlemi de başlı başına olumsuzluk içerir. Dolayısıyla olumsuz cümle kurarak olumlu bir sonuç bekleyemezsiniz.
Gerçi ben bunu bireysel anlamda yazıyorum ama geçtiğimiz günlerde bazı yöneticilerin şahsi ve sorumlusu oldukları kurumların sosyal medya hesaplarında Kadına Destek uygulaması KADES’in ne kadar çok kullanıldığına dair övgü sözlerini okuyunca gözlerime inanamadım. Ne yani, şiddeti önleme programının kullanımı artıyor diye övünelim mi? Yöneticilerimize tebrik mesajları mı yağdıralım? Teşekkür mü edelim? Allah aşkına siz söyleyin; Gerçekten bu dil doğru bir dil mi?
KADES gibi programlar elbette olmalı ama yetkililer bu uygulamaların ne kadar çok kullanıldığı ile değil ne kadar az kullanıldığı ile ilgilenmeli. Çünkü ne kadar çok kadın ya da erkek veya çocuk bu programa ihtiyaç duyuyorsa toplumda o kadar büyük sorun var demektir. Eğer caydırıcı cezalar vermezseniz şiddeti uygulayan; "Üç-beş gün yatar çıkarım" diye düşünürse, henüz eylem aşamasına geçmeden şiddeti önleyecek tedbirleri almamışsanız, insanların içine iyilik ve merhamet tohumlarını ekecek adımlar atmazsanız ne yaparsanız yapın şiddetin önüne geçemezsiniz.
İşte bu yüzden kullandığımız dile dikkat etmemiz gerekir. Kadını baş üstünde tutacak, onu koruyup kollayacak olan insandır uygulamalar değil. Dolayısıyla şiddet dilini velev ki önlemek amacıyla bile olsa kullanmak doğru değil.
Peki, doğrusu ne? Örnekleri sonsuz güzelliklerle arttırabiliriz ama önce dili güzelleştirmeliyiz. Şöyle ki;
Kadını (erkeği, çocuğu, hayvanı vb.) daha çok sev.
Kadına (erkeğe, çocuğa, hayvana vb.) saygı göster.
Kadını (erkeği, çocuğu, hayvanı vb.) koru…