Böyle Tanıtım Günü mü Olur?

Kurtuluş KILINÇ

Geçtiğimiz haftalarda Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde bir toplantı düzenlendi. Adana’nın Ankara’da ilk kez tanıtılacağının ifade edildiği o toplantıya ben de katıldım. Konuşmalardan sonra kafamda oluşan soru işaretleri cevabını Ankara’da buldu.

Öncelikle şunu belirteyim; 'Tanıtım günü' adı altındaki bu tarz organizasyonları ulusal haber bültenlerinde izler ve çok zevk alırdım. Zira bir Bayburt’un, bir Muş’un, bir Afyon’un, bir Aksaray’ın gerçekten de tanıtıma ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Hatta bir gün yolumuz o bölgelere düşerse ne yiyebileceğimize dair de fikir ediniyordum. Bunlar iyi güzeldi ama daha 20-30 sene öncesine kadar hadi daha açık fikrimi yazayım Aytaç Durak’ın Adana Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği güne kadar Türkiye’nin kalbi olan, tarımıyla, sanayisiyle, turizm potansiyeliyle herkesin bildiği, neredeyse her filmde, her romanda adı geçen Adana’nın tanıtıma ihtiyacı olduğunu hiç düşünmemiştim. En büyük eksiğimiz turizm konusundaydı. Hem yaz hem de kış turizmi için adeta bir cennet olan Adana’yı bu şekilde ön plana çıkartabilirdik ama hepsi bu kadardı.

Tabi benim gibi ufku dar birinin aklına böyle şeyler gelmez ama Allah’tan şehrimizi düşünen yöneticilerimiz var da onların aklına geliyor bu tarz işler. Hemen faaliyete geçiyorlar. Çünkü onlar da biliyor sayelerinde bu kentin Türkiye’nin en hızlı gerileyen kenti olduğunu…

Neyse,
Adana Tanıtım Günleri yapıldı. Daha ilk gün Ankara’dan etkili ve yetkili bir takım insanlar beni aradı. Bu dostlarımızın tamamı Ankara’da yaşayan Adanalılardan oluşuyordu. İkinci gün de farklı kişilerden yine aynı minvalde şikayetler gelince bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Adana kamuoyunda hiç ses getirmemiş, Ankara’da ise kimsenin umurunda olmamış olsa da bu etkinlik yerel basında geniş bir şekilde yer alması nedeniyle yöneticileri adına büyük bir başarı olmuştur. Milletvekili seçimlerine 6 ay belediye başkanlığı ve meclis üyesi seçimlerine 1 buçuk yıl kaldığını, en üsten en alta atanmış ve seçilmiş insanları da bu işe kattıklarını düşünürsek onlar için muhteşem bir PR oldu. Kendilerini tebrik ediyorum. Yalnız Adana’nın tanıtımı için faydalı olduğunu söyleyemem.

Bu kadar girişten sonra sorularımı sorayım. Olur ya sosyal medyadan en küçük bir eleştiriye bile aynı küçüklükte cevap yetiştiren Mehmet Kubat gibi işin başında olan ve kendi ikballerinden önce hatta kendi ikballerini asla düşünmeden tek derdi Adana/Adanalı olan (!) kişiler belki cevap vermek isterler;

1-) Adana Tanıtım Günleri’nin zamanlaması sizce doğru muydu? Değilse böyle manidar bir zaman diliminde bu organizasyonu yapmaya hangi saiklerle karar verdiniz?
2-) Organizasyon için yer seçiminin Ankara merkeze uzak olduğu ve daha merkezi fuar alanları varken Altınpark’ın seçilmesinin yanlış olduğu düşüncelerine katılıyor musunuz?
3-) Etkinliğe Adana’da faaliyet gösteren kaç firma katıldı, stand açtı? Katılımcı firmaların sayısını yeterli buluyor musunuz?
4-) Adana Tanıtım Günleri’nde Kars kaşarı, Hatay künefesi, Gaziantep Baklavası gibi ürünlerin olduğu ve bunların tanıtımının yapıldığıeleştirileri doğru mu?
5-) Bir kebap dürümün 100 TL’ye satıldığı, ürünlerin fiyatlarının genelde çok pahalı olduğu doğru mu?
6-) Etkinlikteki firmaların branda ve afişlerinde Adana Demirspor ve Adanaspor logo ve renklerini kullanarak müşteri çekmeye çalıştıkları doğru mu? Bu iki kulübün başkanları Murat Sancak ve Bayram Akgül’ün bundan haberi var mı? Bunun için kulüplere herhangi bir ödeme yapıldı mı?
7-) Adana tanıtım günlerine toplamda kaç kişi katıldı? Katılım sayısından memnun musunuz?
8-) Bu organizasyon için kaç lira, nerelere harcandı? Bu paralar kimin bütçesinden çıktı?
9-) Organizasyondan kar elde edildi mi?
10-) Organizasyonun maddi girdi-çıktı hesabını şeffaf ve 'gerçek' bir şekilde verebilir misiniz?

Soruları daha çoğaltabilirim ama şimdilik kaydıyla bu kadarıyla yetineyim. Bu sorulara cevap verirlerse yeni sorularımızı sorarız. Böylece Adanalı da işin gerçeğini öğrenmiş olur.

Bazı eklıevveller için önemli not: Bu yazı yapıcı bir eleştiri yazısıdır. Herhangi bir kurumu ya da kişiyi kötüleme amacıyla yazılmamıştır. Amacım üzüm yemektir ancak söz konusu Adana’nın çıkarı olunca ve bağcı da bu kente zarar veriyorsa gerekirse bağcıyı da (yazılarımızla) döveriz.