Takvim Sayfasındaki Bu Günün Önemi

Gülhan YILDIRIM

TAKVİM SAYFASINDAKİ BU GÜNÜN ÖNEMİ 
4 Ekim Dünya hayvanları Koruma gününün asıl amacı, bu canlıların insanlığın yaşamının birer parçası olduğunun ve insanlık için öneminin ne kadar büyük olduğunun farkındalığını oluşturmaktır aslında. 

Farkındalık demişken, sahi kaçımız farkındalığın ne demek olduğunu biliyoruz? Yaşam boyunca başımızdan geçen acı tatlı tüm olayların en küçük ayrıntılarına bile dikkat ederek kendimize ders çıkarıp, bilincimize ve ruhumuza ulaşmanın kapısını açan bir yolculuktur bence.  Fransız romancı ve kısa öykü yazarı Guy de Maupassant ‘’ Hayatta her şey ayrıntılarda gizlidir’’ diyerek hayat yolculuğunun aslında tamda bu noktada başladığını bizlere ne güzel ifade etmiş değil mi.

Bu ifadeden yola çıkacak olursak, şehrin en gürültülü caddesinde yürürken, korna sesleri, araç motor sesleri, insan gürültüleri, eksoz dumanları derken insan beyninde bir kaos yaratan bu karanlık gürültü topunun içinde, kaldırımın bir köşesinde küçücük bir toprak üstünde adeta yaşam savaşı veren yemyeşil kalmak için inadına direnen bir ağaç, hayatın ayrıntısı değil midir sizce? Ve o ağaçtan yankıyan bir kuş sesi hayatın ayrıntısı değil midir? Yada o koşturmacanın içinde ayaklarınıza eşsiz yumuşak tüyleriyle sürtünen bir kedi , ya da havlayan bir köpek, ya da şeker için ağlayan bir çocuğun sesi,ya da üzüntüden ağlayan bir kadının gözyaşları? Ya da bir köşede elini başına koymuş yaşlı bir amcanın maziye daldığını görmek hayatın ayrıntısı değil midir?

Tüm bunları yazarken benim gözümün önüne gelen o tablo, umarım sizlerin de gözünün önüne gelmiştir. İnsan yaşamının bitmek tükenmek bilmeyen koşturmacasında masum kalan her can, yaşam ve alanlar aslında birer ayrıntı ve bunların varlığını görebilmek te farkındalık yolculuğuna başlamış olduğumuzu gösterir.

Bunu en iyi anlatan ve internette herhangi bir sayfada bulabileceğiniz bir hikayeyi sizlerle paylaşmak isterim.  Bir Kızılderili hikayesi..

Ağustos Böceğinin Sesini Duyan Kızılderili Şefi
Batılıların tabiriyle “Kızılderili şefleri” yani Amerika’nın yerli halkının liderleri trenle NewYork şehrine getirilmişlerdi.

Onlarla konuşmak isteyen heyet üyeleri kendilerini tren garının kapısında karşıladı.
Konuklarına toplantı öncesi inşa ettikleri modern kenti gezdiriyorlardı.

Sokaklardaki insan kalabalığı, arabaların akışı, iş makinelerinin gürültüsü Kızılderilileri şaşırtmıştı.

Bir ara şeflerden biri bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi.
Diğer arkadaşları ve şefler bu sesin geldiğini onayladı. Ama beyaz adamlar buna inanmadı.

Bu modern kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağı söylediler.

Şef ısrar etti ve o an içinde bulundukları arabayı durdurdu. Arabadan İndi. İlerideki parka gitti ve bir ağaçta Ağustos böceğini gördü.
Beyaz adamlar şaşırmıştı.
“Olamaz” dediler. İmkânsız. Bu gürültünün içinde böyle bir sesi duymanız mucize. “Sende doğaüstü güçler var.”
“Hayır” dedi Şef. “Ağustos böceğini duymak için doğaüstü bir güce ihtiyaç yok.”
Beyaz adamlar; “O zaman biz niye duymadık?” dediler.

Şef cebinden metal bir para çıkardı ve kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı.

Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı.
Şef yanındakilere sordu: “Anladınız mı?”
Birçok şeyi anlayamayan beyaz adamlar yine “Anlamadık” dediler.
Ve Şef anlattı:
Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder. Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız.

Ama siz sadece paraya, mal ve makama değer veriyorsunuz. Sizin hayattaki en önemli değerleriniz bunlar olduğu için sadece bunlara dair şeyleri görüyor, duyuyor, okuyor ve yaşıyorsunuz.

Hikayeyi ilk okuduğumda kendimden parçalar buldum. Bende doğayı ve canlılarını dinleyerek, hissederek, sevgiyle, şefkatle yaşayan bir ruha sahiptim. Ve bu ruhu bana bahşeden yüce Yaradan’ımıza şükrederek hayat yolculuğumda ilerleyen bir canlıydım. Ormanlardan ve hayvanlardan tek farkım konuşabiliyor ve düşünebiliyor olmamdı. Ve bu eşsiz donanımlarla dünyadaki yaşam yolcuğumda daha ne kadar çok insan olabilirimin çabasındaydım. Ben ve bir çok insan bunların farkındalığına ulaşabildiysek, herkesin de ulaşabileceğine inanıyorum. Yeter ki ruhumuza kodlanmış iyiliği, merhameti, adaleti, saygıyı ve de sevgiyi görebilip onları içimizde yüceltelim. 

Yolu can ayrımı yapmaksızın iyilikten, güzellikten, merhametten, sevgiden, saygıdan ve adaletten geçen tüm insanlara selam ve sevgilerle..

       Bu gönderiyi Instagram'da gör                     

Gülhan❤️ (@gulhan.yld)'in paylaştığı bir gönderi