Puslu Aynaların Aldatıcıları

Gökmen CAN


PUSLU AYNALARIN ALDATICILARIGünümüzde insanları ve dolayısıyla da toplumları kandırmak ve hatta bir cümle devletleri manipüle etmek için birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan biri de gerçeği çarpıtmak, yanıltıcı yollara sürüklemek, boyalı yalanlarda rehberlik etmek ve insanlara sunulan “puslu aynalar” dır. Puslu aynalar diye ifade ettiğimiz şeyler, gerçekleri olduklarından çok daha farklı gösteren, zihinleri kör edip uyuşturan, bulanıklaştıran ve insanları yanlış yönlendiren bir metafor olarak da düşünülebilir. Bu tür zehirli mi zehirli olan manipülasyonlarda, sahteden daha sahte bilgi ve yanlışlardan daha yanlış yönlendirme enstrümanları en önemli araçlar olarak karşımızda durmaktadır. Puslu ayna sahibi kişilerin bas bas bağırdıkları zaman ya da çağ/dönem algısı, çoğu zaman gerçekleri ve sapkınca duygu ve düşünceleri gizlemek için kullanılan bir demir perdedir. İnsanlara, geçmişi ya da geleceği olduğundan farklı göstererek, sapkın emellere uygun bir algı oluşturmak ister. En çok görülmesi istenilen şey, puslu aynalarda eski zamanlar ya da gelecekteki dönemlerin, bugünün gerçeklerinden daha muhteşem, daha cazip ya da sakınılması gereken bir durum olarak sunulur. Lakin bu sunumların arkasında en çok da bireysel menfaatlerden ve toplumların zaafları sayılan noktalarından yararlanma alicengizliği yatmaktadır.
  Puslu ayna sahibi olan sahtekârlar, genellikle çok büyük vaatlerde bulunurlar. Puslu aynalarla gösterdikleri yolda, hayali zaferler, akıl almaz büyüklükteki kazançlar ya da akıl dışı kurtuluşlar göstermeye çalışırlar. Ancak bu vaatler mesnetsizdir. Boş lakırdıdan başka şeyler değildir. İnsanlar, bu düzenbazlara kapıldıklarında, farkında olmadan kendi doğru yollarını terk ederler ve başkalarının kuklaları olarak hizmet eder hale gelirler. Puslu aynalarla insanlara yol göstermek, hedeflenen kitleler üzerinde adi mi adi Çin malı umutlar oluşturmak veya gereksiz mi gereksiz korkular zerk etmekten başka bir şey değildir. Bu zehirli yol göstericilik ve sahtekâr tacirlik, az da olsa düşünebilen insanların akıl ve iradelerini saf dışı bırakmaktadır. Öylesine yaşayan kişiler, dışarıdan gelen bu tür zehirli etkilere kapılırsa, kendi yolunu bulmak yerine başkalarının çizdiği yolda robot misali, zombi misali yürümeye başlarlar. Yani hedef kitleyi illüzyon içerisine sokar ve dink beygiri gibi döndürür durur. Arka tarafta da yapılacakları yaparlar en aldatmacalı olanlarla.
  Bu sahtekarların yöntemleri genellikle tutarsızdır ve afaki olup belirsizliklerle gün gibi görülür. Bunu öyle bir yaparlar ki hafızalımız alamayabilir. Ama gerçek, onların sunduğu yol haritasından ve sisli yalanlarından daha farklıdır. O düzenbazların hedefleri insanları belirsizlik içinde bırakarak kendi iradeleriyle hareket etmelerini engellemektir. İnsanlara yol ya da seçenekler sunmak gibi yanıltıcı söylemler, birer tuzaktır. Onların peşinden gitmek hem zaman kaybına hem de onulmaz sıkıntıların varlıklarına çanak tutmaktır. Nihayetinde dostlar, puslu aynalarla yansıtılan ve realitelerin gerçek yüzlerini saklayan aldatmacalara karşı dikkatli olmak gerekir. Gerçekler, belirsizliklerle değil, deniz feneri misali bir özelliğe/özelliklere sahiptir. Biz insanların tahsil edeceği ilmi ve fenni donanımlarla, aklımızı ve sezgilerimizi kullanarak, gerçekleri bulmamıza, kandıran yalancılıkların etkisinden kurtulmamızda önemlidir. Unutulmamalıdır ki, geleceğe dair gerçek bir vizyon ve bu vizyonu kendine misyon edinmiş kimseler için itibar edilecek şey, puslu aynalar değil, açık ve duru bir zihnin tercihleri olacaktır.Kalın sağlıcakla…Gökmen CANEğitimci Sosyolog