Ergen Kafası
ERGEN KAFASIToplumun her türden yapısı ve özellikle de son zamanlarda bayağı etkinlik gösteren, insanların üzerinde çok etkili olan “siyasetin karmaşık yapısı”, bizlerin olayları algılama ve yorumlama biçimlerimize büyük ölçüde etki etmektedir. Ancak bu algı ve yorumlama sürecinde duygusal tepkilerimiz, çoğu zaman objektif bakış açısı güzelliğini gölgede bırakabilir. Özellikle genç yaşlarda gelişen ve ergenlik dönemiyle birlikte zirveye ulaşan duygusal yoğunluk, olaylara yüzeysel ya da aşırı duygusal yaklaşmaya neden olabilir. Satırlarımızda, toplumsal ve siyasi olaylara “ergen kafasıyla” yaklaşmanın sakıncaları ve bu türden olaylara daha olgun bir bakış açısıyla nasıl yaklaşmamız gerektiği üzerinde duracağız.
Evvela ergen kafasının temel özelliklerine bir göz atalım, ne dersiniz?
Bilinmelidir ki ergenlik dönemi, bireylerin kimlik arayışı/tercihleri ve toplumsal aidiyet arzularının ele alındığı, sorgulandığı bir evre olarak yaşanmaktadır. Bu dönemi yaşayan bireyler, genellikle siyah-beyaz düşünme eğilimindedir; yani olayları aşırı derecede iyi veya kötü olarak değerlendirme eğilimindedirler. Orta denen bir şey yok; iki uçta yaşamayı tercih eden bir dönemdir çoğunlukta. Ayrıca duygusal yoğunluk ve isyankâr tavırlar, ergenlerin daha radikal ve sert tepkiler vermelerinde önemli bir etkendir. Ergen zihniyetinin temel özellikleri arasında şunları sıralayabiliriz:
Keskin/Jilet Yargılar
Ergenler genellikle ara çözümleri veya gri alanları göz ardı ederler. Olayları iki uçta değerlendirme eğilimindedir. Tam bir destek ya da tam bir karşıtlık şeklinde tavırlar takınırlar. Karşısındaki özellikle aileleri başta olmak üzre her sosyal çevrede bunu gayet rahat (!) sergilemektedir. Bu satırlardan sonra sizden ricam çevrenize bir de bu yazdığım şeyleri hatırlayarak gözlemleme yapmanızdır.
Duygusal Tepkileri Tercihte İlk Sıraya Koyma Davranışı
Duygular, bu dönemde rasyonel (akli) düşünceyi bastırır ve bu da olaylara mantıklı olmak yerine hislerle yaklaşmayı baskılar. Sonucunda da sağduyulu ve dengeli bir bakış açısını ortadan kaldırabilir.
Anlık Kararlar Vermek
Ergenlik dönemi denilen hayatımızın en sıkıntılı sayılabilecek dönemlerin başında gelir ve düşünmeden hareket etme eğilimlerinin zirve yaptığı/yapabildiği bir dönemdir. Bu da olayları yeterince değerlendirmeden verilen anlık kararları beraberinde getirir. Tabi ki ortaya çıkan manzara da pek hoşa gidecek şeyler olmayabiliyor.
Peki, Toplumsal ve Siyasi Olaylara Ergen Aklıyla Yaklaşmanın Sakıncaları Nelerdir?
Toplumlar, bireylerin bir arada yaşadığı karmaşık yapılardır. Bu yapıların sürdürülebilirliği, bireylerin olaylara sağduyulu, dengeli ve uzun vadeli bakabilmelerine bağlıdır. Yalnız ergen aklıyla olaylara bakmak, aşağıdaki sakıncaları da beraberinde getirebilir:
Hadiselere Yüzeysellik Kazandırma
Toplumsal ve siyasi bir varlık olan insan, toplumsal ya da siyasi olayların genellikle çok katmanlı ve birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle şekillendiğini bilerek yaşamalıdır. Ancak ergen zihniyeti, olayların arka planındaki nedenleri ve bağlamları göz ardı ederek yalnızca görünen yüzeyine odaklanabilir. Bu da olayların yanlış yorumlanmasına ve çözümsüzlüğüne neden olabilir. Zaten herkesin hayatında bu tip olayların sayısız örnekleri yaşanmıştır. İlla ki siz yapmışsınızdır demiyorum; şahit olmuşsunuzdur. Ailemizde, arkadaşlarımızda, paydaşlarımızda ve kim varsa sosyal çevremizde.
Keskinliğin Ürünü Kutuplaşma Belası
Ergenlik döneminin keskin yargıları, olaylara tarafsız bir gözle bakmayı zorlaştırabilir. Hatta ergenlik aklını taşımakta ısrarcı olan kim varsa ve ne meslekte olursa olsun bu özellikleriyle bulundukları ortamı elli altıya vermeyi sürdürürler. Sergilenen bu tiksinti şeyler, yaşanılan sosyal gruplarda ve toplumda kutuplaşmaların artmasına ve toplumsal diyalogun zayıflamasına, hatta yok olmasına yol açar. Ayrıca kutuplaşma, sorunların çözümünü engeller ve toplumun/sosyal grubun bir arada yaşama kültürünü de zedeler.
Ani Tepkiler ve Uzun Vadeli Sonuçlar
Ergen zihniyetiyle verilen ani tepkiler, uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurabilir. Toplumun geleceğini etkileyen kararların düşünmeden alınması, geri dönülemez hatalara yol açabilir.
Sevgili dostlar, daha olgun bir bakış açısı geliştirmemiz gerekmektedir. Toplumsal ve siyasi olaylara daha olgun bir perspektiften bakmak, bireylerin ve toplumların sağlıklı bir şekilde gelişimi için hayati öneme sahiptir. Daha olgun bir bakış açısı geliştirmenin bazı temel yolları olarak da şunları söyleyebiliriz:
Duygularımızın Denetmeni Olmalıyız
Olaylara yaklaşırken duygusal tepkilerin kontrol altında tutulması, daha dengeli ve objektif/reel bir bakış açısı geliştirmenin ilk adımıdır. Duyguların tamamen göz ardı edilmesi elbette mümkün ve gerekli değildir; lakin duygusal yoğunluğumuzun karar verme süreçlerimizde aşırı derecede müdahale etmemesini başarmalıyız.
Kararlarımız Bilgiye Dayanaklı Olmalı
Ergen aklı genellikle bilginin yüzeysel kısmıyla ilgilenir/yetinir. Oysa toplumsal ve siyasi olaylar, derinlemesine analiz edilmesi gereken çok boyutlu/faktörlü/etmenli olaylardır. Bu sebeple olaylar hakkında bilgi sahibi olmak, tarafsız kaynaklardan faydalanmak ve farklı bakış açılarını dinlemek/okumak ve onları değerlendirmekten imtina etmemek çok önemlidir.
İlla Empati ve İlla Hoşgörü
Yaşadığımız grup ve toplumda farklı görüşler ve yaklaşımlar olabilir. Daha olgun, daha rasyonel, daha objektif bir bakış açısı, bu farklılıkları anlamayı ve hoşgörüyü içerir. Farklı düşüncelere karşı açık olmak, toplumda/grupta diyalogun gelişmesine ve çözüme daha kolay ulaşılmasına yardımcı olur.
Uzun Vadeli Hedeflere Odaklanmak
Herhangi bir sebeple anlık tepkiler ve kısa vadeli çıkarlar yerine, uzun vadeli ve fayda sağlayacak sonuçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Yanlış anlaşılmasın burası. Maksadımız bireysellik değildir. Toplumsal olayların geleceğe nasıl yansıyacağını düşünmek, daha olgun ve bilinçli kararlar alınmasına yardımcı olur demek istiyorum. Nihayetinde dostlar, toplumsal ve siyasi olaylara “ergen kafasıyla” yaklaşmak, olayların yüzeyselliğinde kaybolmak ve toplumsal dengeyi bozacak anlık tepkiler vermek anlamına gelir. Oysa toplumların sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi, bireylerin olaylara daha olgun, sağduyulu ve bilgiye dayalı bir şekilde yaklaşmasıyla mümkündür. Ergen kafasından uzaklaşarak, daha derin ve objektif bir bakış açısı geliştirmeliyiz. Bu da bireylerin topluma ve kendilerine yapacakları en büyük katkılardan biri olacaktır.
Kalın sağlıcakla…Gökmen CANEğitimci Sosyolog