Depremzede Bir Danışmandan Tavsiyeler

Feyzullah AKDAĞ

Depremzede Bir Danışmandan Tavsiyeler

Milletçe büyük bir imtihandan geçiyoruz. Ben ve ailem de iki büyük depremi yaşadık. Dün akşamki iki ayrı depremle toplam dört büyük deprem yaşamış olduk. Tüm depremzedelerin yaşadığı korku ve tedirginlikleri ben de yaşıyorum. Ancak bu korkuyla baş etmemin gerektiğinin de farkındayım. Bu amaçla bir psikolojik danışman olarak bireysel manada yaptıklarımı yazarak “denenmiş tavsiyeler” minvalinde paylaşmak istiyorum.

Depremin olduğu günden itibaren sahada gerek psikolojik yardım gerekse de diğer yardımları sağlamaya çalıştığım için de birçok depremzede ile temasım oldu. Kendime ve tüm depremzedelere yaptığımız tavsiyelerimizi biraz daha derli toplu olarak buradan da ifade etmiş olalım.

Afet sonrası; ağlama nöbetleri, kabus görme, uykusuzluk, sinirlilik hali, deprem anını yeniden yaşama gibi durumlar anormal bir duruma verilen normal tepkilerdir. Sıklıkla 30 gün içerisinde hafiflemesini bekleriz. Bu durum büyük artçı sarsıntıların yaşanmasına göre iki hafta kadar daha uzayabilir. Bunları yaşıyorsanız anormal bir durum olmadığından emin olabilirsiniz. Zihniniz ve bedeniniz gayet doğal tepkiler veriyor demektir. Sorun yok. Zira beyniniz olası bir depreme karşı sizi tetikte tutmaya çalışmaktadır. Tabi bu tetikte tutma durumu uzadıkça buraya harcanan enerji arttığından psikolojik olarak yıpranmalar olmaktadır. Üstelik bu afette herhangi bir yakınınızı ya da dostunuzu kaybettiyseniz yas sürecinin de etkisiyle daha da yıpranıyor olmanız gayet normal bir durumdur. Emin olun ki depremi şiddetli bir biçimde yaşayan 10 ilimizdeki her vatandaşımız psikolojik açıdan şiddeti değişmekle birlikte aynı durumları yaşıyor. Yalnız değilsiniz. Bu hisleri yaşayan tek kişi olmadığınızı bilerek bunun normal olduğunu gerek kendinize gerekse de çevrenize sık sık telkin edin.

Korkunuzu saklamak, bastırmak yerine bunun gayet insani bir duygu olduğunu kabul edin. Korkularınızı güvendiğiniz insanlara anlatın. Konuşmak sizi rahatlatacaktır. Konuştukça muhatap olduğunuz insanların da sizinle aynı korkulara ve kaygılara sahip olduğunu gördükçe duygudaşlık hissi sizi bir süre sonra rahatlatmaya başlayacaktır. Sizin duygularınızdan bahsettiğinizi gören evlatlarınız da kendilerini açmakta, içlerinde biriktirdikleri korkuları anlatmakta daha cesur davranacaklardır. Bu hem onları rahatlatacak hem de hissettiklerinin normal olduğu konusunda ikna ederek süreçle baş etmeleri kolaylaştıracaktır.

Bu süreçte özellikle de sosyal medyadan sayısız bilgi akışı olmaktadır. Siz her birine ulaşmaya çalıştığınız takdirde psikolojik açıdan daha fazla sorunlar yaşamanız muhtemeldir. Zira bilgi çeşitliliği bir noktaya kadar iyi olmakla beraber belli bir seviyeden sonra bilgi çeşitliliği “bilgi kirliliğine” dönmektedir. Önemli olan ihtiyacınız kadar bilgi almaktır. Psikolojik destek sürecinde zaten çok fazla sayıda bilgiye ihtiyacınız yok. Bundan dolayı eğer sosyal medyadan ya da diğer mecralardan uzmanları takip ediyorsanız bir ya da en fazla iki uzmanı takip edip tavsiyelerini uygulayın. Bu şekilde gereksiz fazla bilgiden arınarak bocalamaktan kurtulursunuz. Bu süreçte belirsiz ve kafa karıştırıcı bilgiler ihtiyacınız olan en son şeydir.

Çocuklarla mümkün mertebe onları güvende olduklarını hissettirecek bir üslupla konuşun. Çocuklarla konuşmalarınız panik havasında ve ölümler vs üzerine olmasın. Deprem hakkında soru sorarlarsa sakince ve basitçe olan şeyin deprem olduğunu ve bundan dolayı bazı daha küçük depremlerin de olabileceğini anlatın. Her hal ve şartta yanlarında olduğunuzu hem söyleyin hem de beden temasıyla hissettirin. Bu süreçte beden teması çok önemlidir.

 Hem sizin hem de evlatlarınızın psikolojisi için. Sürekli ölüm, enkaz, deprem siyaseti yapan kişi, medya ve sosyal medya etkenlerinden kendinizi arındırın. Televizyon ve telefonunuzda sürekli bu tarz içerikleri takip ediyorsanız acilen terk edin. Bunun yerine ailece “hadi depremde vefat eden kardeşlerimize Kur’an-ı Kerim okuyalım, dua edelim; depremzedelere yardım gönderelim” gibi kıymetli etkinliklerle kendinizi ve ailenizi “yardım etme psikolojisine” yönlendirirseniz yardım etmenin güçlendirici ve iyileştirici etkisi altına girersiniz. Yardım faaliyetlerine sosyal medya paylaşımı dahi olsa elinizden geldiğince katkı sunun. Bu süreçte hiçbir şey yapmadan oturmak vesveslerinizi ve korkularınızı arttırır. Ancak inisiyatif alıp yardımda bulunmak, işinizin başına geçmek ya da bir meşguliyet bulmak sizi pasiflikten çıkarıp aktif hale getirir bu da sizi ve ailenizi ciddi manada toparlar.

Ayrıca depremin gününü ve saatini kimse bilemez. Gruplarda dolaşan yalan haberlere itibar etmeyin. Bu açıdan sosyal medyadan arınmak size ve ailenize çok iyi gelecektir.  Duygu ve düşüncelerinizi yazıya dökmeye çalışın. Ani kararlar almamaya çalışın. Kendinize zaman verin. 

 Yaratılışımızda var olan "alışmak" adlı güçlü bir silahımız var. Sonuca değil sürece odaklanmaya, akışa bırakmaya gayret ederseniz alışma gücünüz daha hızlı ve etkili devreye girer. Alışma gücünüze izin verin. Özellikle de yukarıda bahsettiğimiz aktif bir tutum benimsersek alışma gücümüz çok daha tesirli olacaktır.

 İbadetlerinizle Rabbimize olan bağlılığınızı güçlendirmeye çalışabilirsiniz. Her şeye kadir olan bir Zât'a sığınmak omuzlarınızdaki yükü hafifletecektir. Zira tevekkül en büyük güç kaynaklarımızdandır. Bununla beraber dua ibadeti de tevekkülümüzü arttıracak en önemli etkenlerdendir.

"Çabucak iyileşmek/toparlanmak" gibi hedefiniz olmasın. Böyle bir hedef sürece/akışa kendinizi bırakmanızı engeller. Sizi hedeften ziyade, süreç/akış iyileştirecektir. Kısa sürede hızlı iyileşmeden ziyade zamana yayılmış, küçük adımlarla ilerleyen iyileşme daha sağlıklı ve kalıcıdır. 

Tavsiyelerimizi en az bir ay sabırla uygulamaya gayret ettiğiniz halde tatmin edici bir gelişme göremezseniz bir uzman yardımı almanızı tavsiye ederim. Dua ile…