Omega 3 Ve 6 Yağ Asitlerinin Kardiyovaskuler Etkisi

Dr. Muhammed Kemal KAHYALAR

OMEGA 3 VE 6 YAĞ ASİTLERİNİN KARDİYOVASKULER ETKİSİ
Esansiyel yağ asitleri (EYA) insan ve diğer memelilerde yaşam için gerekli olan ve vücutta sentezlenemediğinden diyetle alınması gereken yağ asitleridir.Omega, Yunan alfabesinin son harfidir ve ”son” anlamına gelmektedir.

Omega-3 (alfa-linoleik asit) ve omega-6 (linoleik asit) yağ asitlerinin genel olarak beyin gelişimi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, koroner kalp hastalıklarının önlenmesi gibi fonksiyonları bulunmaktadır .

Omega-3 yağ asitlerinin önemi ilk defa, Gröndland eskimoları üzerine yapılan çalışmalarda farkedilmiştir. Geleneksel gıdaları yüksek oranda yağ içermesine rağmen, eskimoların kalp ve romatizmal hastalıklar, astım ve endüstriyel

Ülkelerde sık görülen pek çok hastalığa karşı dirençli oldukları gözlenmiştir. Bunun nedeninin doymamış  yağları içeren balık etleri ve deniz memelilerinin yağlarını yaygın olarak tüketmeleri olduğu ileri sürülmüştür.

Linolenik asidin de bulunduğu bazı yağ asitleri, omega-3  formundadır ve kolaylıkla aynı formdaki Ekosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik aside (DHA) dönüşebilir. Linoleik asit özellikle bitki tohumlarından elde edilen yağlarda, linolenik asit ise balık yağında bol miktarda bulunur.

Omega-3 yağ asitlerinin sağlık üzerine etkilerine bakıldığında, genel olarak anti-enflamatuar, analjezik (ağrı azaltıcı), antitrombotik (pıhtı önleyici), antimitojenik (kanser önleyici) etkilerinin olduğu söylenebilir. Omega-3 yağ asitleri, koroner kalp hastalığından enflamasyona kadar birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde gerekli olan önemli bir yağ asididir. Ayrıca, diyete omega-3 yağ asidi eklenmesinin hipertansiyon, diyabet, bağışıklık, alerji ve sinirsel bozuklukları önlediğine yönelik çalışmalar da bulunmaktadır.
Omega-3 yağ asitlerinin kardiyovasküler sistem üzerindeki etkilerine bakıldığında; antiaritmik, antitrombotik, antiaterosklerotik, anti-enflamatuar, endotel fonksiyonunu düzenleme, hafif düzeyde hipotansif etkili ve trigliserit düzeylerini düşürücü etkilerinden söz edilebilir .

Beslenmeyle yeterli miktarda alınan omega 6 yağ asitlerinin asıl etken maddesi ve kaynağı linoleik asit’tir (LA). Omega-6 yağ asitlerinin cilt sağlığını koruduğu, vücut sıcaklığı ve su kaybını düzenlediği görülmüştür. Omega-6 yağ asitlerinin kanda fazla miktarda olmasına bağlı olarak, arterioskleroz, tromboz, romatoit artrit veya görme problemleri oluşmaktadır.

Diyetle tüketilen yağ kanser gelişimini ve ilerlemesini etkilemektedir. Diyette omega-6/ omega-3 oranının yüksek olmasının kanser oluşumu ve ilerlemesi üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır (omega-6’lar uyarıcı, omega-3’ler ise baskılayıcı etki). Balık yağlarının kanser üzerinde doğrudan tedavi edici etkisinden çok, hastalıklardan korunma ve ağrı dindirici etkileri daha yaygın olarak bulunmaktadır.

Kandaki omega-3 ve omega-6 yağ asitleri arasında bir rekabet vardır. Bu da kural olarak, omega-6 yağ asitlerinin fazla olması ve bu sayede de omega-6 metabolizmasının daha güçlü bir şekilde oluşmasına sebep olmakta, sonuçta arterioskleroz, tromboz, romatizmal artrit veya görme problemlerine neden olmaktadır. Vücuttaki omega-6 ve omega-3 yağ asitlerinin birbirine oranı çok önemlidir.

İdeal beslenmede istenilen omega-6/omega-3 oranı 5:1 ile 10:1 arasında olması istenilmektedir .

Batı tarzı beslenmede bu oran 10:1 - 30:1 arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü bu oranın 5:1 - 10:1 arasında tutulmasını önermektedir. Ancak gerçekte sağlıklı oran 1:1 - 4:1 arasındadır.

‘Lyon Diyeti Kalp Çalışmasında  kalp krizi geçiren hastalar 4 yıl boyunca göğüs ağrısı, kalp yetersizliği, inme, akciğer ya da periferik emboli, ani kardiyak ölüm açısından takip edilmiş, deney grubunda sağlanan  4:1 omega 6: omega 3 oranının koruyucu ve önleyici olduğunu ileri sürülmüştür. 


Bu yağ asitlerinin kaynakları incelendiğinde; omega-3 yağ asitleri açısından balık yağı, keten tohumu, soya ve yeşil yapraklı sebzeler, kolza, kuş üzümü yağı; omega-6 yağ asitleri açısından bitkisel sıvı yağlar (mısır, yer fıstığı, pamuk, soya yağı), yer fıstığı yağı, pamuk çiğiti yağı, yalancı safran yağı, ceviz, balkabağı çekirdeğinde  bulunur.

‘Akdeniz Diyeti Kalp Çalışmasında,20 diyete eklenen yüksek ALA’nın, GISSI-Prevenzione Çalışmasında ise, kalp krizi geçiren hastalara 850 mg/gün omega 3 yağ asidi eklenmesinin kardiyovasküler mortaliteyi azalttığı bulunmuştur.’

Sağlıklı insanlarda haftada 2 kez balık ya da yağ ve yiyeceklerden 1,5-3 gr a denk gelecek şekilde ALA tüketmeleri önerilir. Koroner kalp hastalığı olanlarda 1 g/gün EPA+DHA yağlı balık ya da kapsülden alınması önerilir. 

Hipertrigliseridemi, hipertansiyon hastalarında 2-4 g/gün EPA+DHA kapsül ya da deniz ürünlerikaynaklı omega 3 tüketmeleri önerilir.

Günde 15 g’dan fazla balık yağı almak, kanama eğilimini arttırmaktadır. Bu nedenle doktor kontrolü olmaksızın EYA’nin kapsül formunun günde 3 g’dan fazla alınmaması önerilmektedir. İlaç – EYA etkileşimleri de önemlidir. Digoksin ile beraber alındıklarında digoksin yanıtında artışa, varfmadin ile alındığında ise kanama zamanında uzamaya neden olabilmektedir. Hipotansiyon yapıcı etkileri yanı sıra nadir de olsa alerjik olaylara da yol açabilmektedir.

Sağlıklı günler dilerim
Dr. Muhammed Kemal KAHYALAR
Kaynak: ACC, ESC,ANKARA ECZACI ODASI, Türk Aile Hek Derg 2008, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Food and Nutrition Board