Koroner Arter Hastalığında Anjiografi ve Balon-Stentleme
Koroner Arter Hastalığı (KAH) kalp kasını besleyen ve koroner arterler olarak adlandırılan atardamarların daralma veya tıkanması ile kan akımının kısmi ya da tam kesilmesine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklara denir.
Koroner arter hastalığı tanısında EKG, kan testleri, efor testi, ekokardiyografi, nükleer kardiyolojik incelemeler, manyetik rezonans, çok kesitli tomografi gibi çeşitli testler kullanılır. Koroner damarların yapısını en iyi gösteren tanı aracı koroner anjiografidir.
Koroner anjiografi işlemi sonrasında herhangi bir işlem yapılmaksızın ilaç tedavisine karar verilebilir. Uygun darlık veya tıkanıklıkları açmak için balon anjiyoplasti ve/veya stent uygulanabilir ya da koroner bypas ameliyatı önerilebilir. Ameliyatsız, ciltten bir damar yoluyla girilerek koroner damarları açmada kullanılan balon anjiyoplasti-stentleme işlemlerine perkutan koroner girişim (PKG) denir. Koroner kalp hastalarının yaklaşık 1/3'ü PKG ile tedavi edilir.
Balon tedavisinde karşılaşılan bazı zorlukları gidermek ve açılan damarda daha iyi bir kan akımı sağlamak için koroner stentler geliştirilmiş ve 90'lı yıllardan itibaren yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Koroner stent (çelik tel kafes), koroner damarlarında balon tedavisi ile yeterli açıklık sağlanamayan ve / veya balon işlemi sonrasında damar içinde yırtılma meydana gelen hastalarda bu sorunları giderme amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Stent; balon üzerine yerleştirilir ve damar içinde balon şişirildiği zaman, damar iç duvarına monte edilmiş olur. Daralmış bölgenin uzunluğuna göre bir veya daha fazla stent gerekebilir. Haftalar içinde bu stentlerin üzeri endotel tabakası ile kaplanır ve stent damar duvarında yaşam boyu kalır. Yıllar içinde teknolojik olarak daha iyi kalitede stentlerin yapılması ile bu girişim Bypas ameliyatı gereksinimini bir miktar azaltmıştır. Balon ve stent uygulamasında başarı oranı % 65-99 arasındadır. Altı aylık süreç içinde %20-30 olasılıkla tekrar daralma (restenoz) olabilmektedir. İlaç kaplı stentlerde bu ihtimal % 8-15'in aralığına inmiştir. Stent içinde daralma olması durumunda tekrar balon veya stent uygulanabilmektedir.
İşlemlerin Riski Nedir?
Her girişimsel işlemin belli oranda bir riski vardır. Balon anjiyoplasti ve stent işleminin komplikasyon (istenmeyen olay veya sonuç) riski düşüktür. Ani damar tıkanması, işlem sırasında ve işlemden sonraki ilk 24 saat içerisinde balon ile tedavi edilen bölgede tıkanma ile ortaya çıkar. Ancak anjiyoplasti sırasında stent takılmış ise bu risk daha düşüktür. Ancak stent takılan olgularda, giderek azalmakla birlikte bu risk 28.güne kadar devam etmektedir. Bu riski en düşük seviyeye çekmek amacıyla stent takılan kişilerde, hekimin önereceği kan sulandırıcı ilaçların kullanılması zorunludur.
Diğer komplikasyonlar olarak ;lokal anestezik veya kontrast maddeye (işlemde kullanılan tıbbi boya maddesi) karşı alerjik reaksiyon, kontrast maddeye bağlı böbrek işlevlerinde bozukluk, cerrahi girişim veya kan transfüzyonu gerektiren aşırı kanama, girişim yerinde kateterin yol açtığı damar hasarı,kalp veya damarlardan pıhtı kopması ve beyine gitmesi ile meydana gelen felç, daha önceden bilinmeyen yeni bir yan etki dahi ortaya çıkabilir.
Dikkat!
Hastaneden taburcu olduktan sonra yeni gelişen göğüs ağrısı ve ağrının artması, ateş, nefes darlığı, girişim yapılan bacak veya kolda giriş yerinden kanama veya büyük şişlik ile birlikte morarma gelişmesi durumunda acil olarak hastaneye başvurmak gerekmektedir.
Sağlıklı Günler Dilerim
Dr.Muhammed Kemal KAHYALAR
Kaynak: Türk Kardiyoloji Derneği