Mü'min'in Durumu
MÜ'MİN'İN DURUMU
مثل الؤمن مثل الشاة المأبورة
Meselül mü'min'i,mesel üs şêt il me'bûrati.
Mü'min'in misali, yediği yemin (otun) içinde bulunan iğneyi yutan koyun gibidir.
Malik bin Dinar'a izafe edilen bu sözün anlamı şudur: Böyle bir koyun pek yem yiyemez, yerse bile pek et toplayamaz.
Mü'min de makam ve mevkisi, yaşam durumu ne olursa olsun ölümü aklından çıkarmamalı mezarı ve teneşiri unutmamalıdır.
Gelinin ve damadın (Arûs ve Arîsin) en neşeli günleri nikâhlarının kıyılıp evlendikleri gündür.
Bir zamanlar(Yaşayan bazılarımız gördü) gelin ata bindirilip damadın evine götürülünce genellikle köyün veya kasabanın ortasında bulunan mezarlığın etrafında bir iki tur dolaştırılırdı.
Bazı dergâhlarda mutfak ile ölünün üzerine konup yıkandığı teneşir yanyana bulunmaktadır.
Bu hususlardan şu anlam çıkıyor:
Ey damat ve ey gelin! Ne kadar neşe ve sürur için de uzun yaşarsanız yaşayın en son bir gün ölecek ve şu veya bu kabristana getirilecek ve defnedileceksiniz.
Ey dergâhtaki sofiler ve dervişler bu mutfakta neyi ve ne kadar yerseniz yiyin, en son ölecek ve bu veya benzeri teneşirin üzerinde yıkanacak ve herkesin gittiği yere gideceksiniz.
Bu derin ve kaliteli anlam günümüz düğünlerinde ve günümüz dergâhlarında zayıflayınca veya yok olmaya yüz tutunca, zahiri beraberlik olan evlilikten ile manevi beraberlik olan tarikat ve dergah beraberliğinden arzu edilen sonuç tam hâsıl olmuyor.
Mü’minleri en sevinçli günlerinden olan Kurban Bayramı günlerinde getirilen tekbirler ile en hüzünlü gün olan bir dostun cenazesinde getirilen tekbirler yukarıdaki anlamı ifade ediyor.
Mü'min her iki durumda yani en sevinçli ve en hüzünlü günlerinde Yüce Allah'ı ta'zim ederek iltica ediyor, tekbirler getiriyor ve ona dönüyor. Böyle olmalı mü'min. Mümin sevinçte kendini, ölümü, ahireti unutup şımarmamalı, bir üzüntü ve musibette âdeta yasa boğulup umutsuz olmamalıdır.
Ey âlemlerin rabbi olan Yüce Allah! Bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize dengeli yaşamayı, sözlerimizde ve davranışlarımızda ölçülü olmayı nâsîb eyle.
Âmin.