Mukadderat
خفض عليك فإن الأمور
بكف الإله مقاديرها
فليس ياتيك منهيها
ولا قاصر عنك مأمورها
Haffid aleyke feinnel umûra,
Bikeff il ilêhi mekâdîyruha,
Feleyse ye'tîke menhiyyuhê
Velê kâsirun anke me'mûruhâ.
Sakin ol, tedirgin olma, Ve bil ki bütün işler ve bu işlerin kaderi ve mukadderatı istisnasız yüce Allah'ın avucunda (elinde) ve kudretindedir, Bu takdir edilen ezelde tasarlanan ve planlanan işlerden ve herşeyden sana isabet etmeyecek olan sana ulaşmayacak, rızkın olmayan senin nasibin olmayan hiç bir şey kesinlikle sana isabet etmez, deymez ve ulaşmaz, ulaşamaz.
Tasarlanan bu planda ve takdir edilen bu kader ve mukadderatta sana isabet edecek şey ise ister rızık, ister musîbet, ister hastalık veya nimet ne olursa olsun, Yüce Allah tarafından sana ulaşsın diye emredildiyse, kesinkes buna kimse engel olamaz, bu sana ulaşır, kavuşur ve seni bulur.
Beyhaki'nin naklettiğine göre Abdullah b.Mesud şöyle buyurdu; Bu beyitleri Hz.Ömer r.a hutbe esnasında minberde arasıra okurdu.
İşte İslam'da kaza ve kader inancı böyle bir şey'dir.
"De ki: Allah bize ne yazmışsa başımıza ancak o gelir" Tevbe Suresi: 51.Ayet
Mü'min, sorumlu tutulmamak için tedbir alır, sebeblere sarılır, sonra yüce Allah'a tevekkül eder ve O'na teslim olur, Allah'a itiraz etmez, sebebleri ihmal etmez ve tevekkül'ü iyi anlar ve icr eder.
Ey yüce Allahım! Bizleri ve bütün müminleri sana teslim olan, hayrı da, şerri de senin yarattığına inanan, hayrı senden, şerri kendi nefsinden bilip Mukaddes Zat'ına karşı edebli olan edib, rahmetinle merhum ikramınla mahfûf ve ebedi saadetle taltîf edilen kullarından eyle. Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü