Azîm Ve Ciddiyet

Ahmet Özkan

Azîm Ve Ciddiyet 
الجد يدنى كل أمر شاسع
والجد يفتح كل باب مغلق


El ciddu yudnî külle emrin
şâsiin vel ciddu yeftehu külle bâbin muğlakin.

Ciddiyet (ve azîm) her uzak( ve ulaşılamaz gibi ) olanı yakınlaştırır, ve her kapalı (ve asla açılamaz gibi zannedilen) kapıyı da açar.
İslam dini, özellikle önem arz eden konularda ciddi ve samimi olmayı, ihlaslı olmayı emreder.
Ciddî olmak, bir şeye veya bir işe dört elle sarılmak demektir, sarılmak körükörüne değil basiretle, şuurla ve sağlam olmalıdır.
De ki: "İşte bu benim yolumdur.Ben,ne yaptığımı bilerek Allah'a çağırıyorum;"
Yûsuf suresi: 108.Ayet.
Rasulullah efendimiz de parlak sünnetine sarılmanın önemini bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:
" Benim sünnetime ve Raşid Halifelerin sünnetine sımsıkı sarılın ( bırakmasını istemediğiniz bir şeyi güçlü olan azı dişlerinizle   sımsıkı tutuğunuz gibi) sünnetimi de azı dişlerinizle(bir şeyi korur gibi) koruyun"
Ebu Dâvud Hâds no:4607
 
Mü'min yaptığı işi bilerek yapacak, insanları hakka çağırınca, kendi nefsine ve şahsi menfaatına  şüphelere ve şehvetlere değil, Allah'a çağracaktır, o zaman arzu edilen gaye Allah'ın izniyle hasıl olur, o zaman uzaklar yakın olur ve o zaman kalplerin kapalı olan kapıları(Eğer kalpler mühürlü değilse) açılır maksat da hasıl olur.

Rasulullah efendimizin daha önceki kitaplarda bir vasfı şöyledir:
"O Peygamber eğri olan Milleti(hayatı yaşayışı, gidişatı ve genel düzeni ) Lailahe illellah (Muhammedün Rasulullah) ile düzeltip bu mübarek kelime ile  kör olan gözleri, sağır olan kulakları ve kapalı olan kalbleri( Allah'ın izniyle)açıncaya kadar dünyadan göçmeyecektir".
Buhari Hadis no:2125
En ciddi ve en azimli insan ve Peygamber olan Rasulullah efendimiz, en önemli, şerefli ve ciddi iş olan ihlas ve tevhid kelimesinin söylenmesi anlaşılması ve yaşanması, yayılması ve yüce kalması için gayret göstermiştir.

Rasulullah efendimizi örnek alan mü'minler,
irşad ve davet makamında olanlar bu hususa ciddiyetle öncelik  vermelidirler.
İnsanların hayatına yaşam ve gidişatına yön verenler( kim ve kimler olursa olsun) öncelikle tevhid,ibadet ve ahlak üzerinde durmuyorlarsa ne yapıyorlar peki?

"Ey Yahya! Kitaba var gücünle sarıl"
Meryem suresi :12.Âyet.
Mü'min hak davasına var gücüyle sarılacak, önce kendi inanacak, kendi yaşayacak,o zaman sözleri ve çabası semere verecek ve faydası ortaya çıkacaktır.
İnanmayan inandıramaz, yanmayan yakamaz,susuz kimse nasıl başkasına su içirsin, gözü görmeyen nasıl başkasının gözüne sürme çeksin, zira
فاقد الشيء لا يعطيه
Fâkid üş şey'i lê yu'tįyhi
Bir insanda bir şey yoksa, o şeyi başkasına veremez.

İbadete sarılmak da böyledir mü'min inanarak, sevabını Allah'tan bekleyerek ciddi, samimi ve ihlaslı bir şekilde bir ibadeti sarılınca onu hakkıyla eda edip yerine getirince,onun olumlu yansımalarını kalbinde, bedeninde, hayatında mutlaka görür.
Asıl karşılığını ve sevabının Yüce Allah ahirette ona lütfeder ikram eder.

Ey alemlerin rabbi olan Yüce Allah! Bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi, emirlerine dört elle ve ciddiyetle sarılan,yasaklarından kaçan, bütün ibadetleri  Rasulullah efendimizin tarif buyurduğu gibi yerine getiren günahlarından arınan kullarından eyle.Âmîn.