Seçime Gidiyoruz, Savaşa Değil
SEÇİME GİDİYORUZ, SAVAŞA DEĞİL
Meşhur bir söz vardır: Dostlarınız ile siyaset yapmayın diye. Ne kadar da doğru imiş...
Facebook sayfamda bir paylaşım yaptım. Bilinçli bir paylaşımdı. Aslında sosyal bir deney. İlkin "CHP'ye oy vermek siyasi bir tercih değil, itikadi bir meseledir" yazdım. Kısa sürede ciddi yorumlar yapıldı. Ardından paylaşımı yeniden düzenledim. Bu sefer genişlettim. "Din düşmanlarına oy vermek siyasi bir tercih değil, itikadi bir meseledir" yazdım. Ancak yorumların içeriği değişmedi. Öğrenciliğimden beri beni tanıyan kişi bile sert yorumlar yaptı. Beni takip etmeyi bıraktı.
Daha sonra daha hikmetli bir söz paylaştım: "Bazen salavat getirmek için şeytan taşlamayı bırakmak gerek." Lakin bu paylaşımı çok az kişi beğendi. Çok daha az yorum geldi. Ne kadar da çok savruluyoruz... Ne hale geldik böyle?
Bir önceki seçim bu paylaşımı yapsaydım bu tepkiler gelmezdi. Çünkü CHP ve HDP ile ittifak Kuran muhafazakâr yoktu. Ama şimdi Saadet, Gelecek, Deva partili abdestli namazlı CHP'ye oy verilecek her oyu namus meselesi sayan ve Kılıçdaroğlu'nu mücahit gören muhafazakârlar var.
Yapılan yorumlara gelince çok az bir takipçim olumlu ve yapıcı yorum yaptı. Geneli sadece eleştirdi. Benden böyle paylaşım beklemeyen de çok kişi vardı. Haklılardı. Çünkü ben aile ve eğitime kendimi vakfettim. Güncel değişen siyasi şeytan taşlamak yerine hep salavat getirmeyi yani icraatı önceledim. O halde bu paylaşımı neden yaptım?
Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Birbirimize kenetlenmenin vaktidir. Lakin nedense en küçük bir konuşma, paylaşım yapan dostlarla uzun geçmişimize rağmen sert tartışmalara giriyoruz. Kırıyoruz. Hatta bazen kardeş kardeşe küsüyor. Etmeyin dostlar. Seçime gidiyoruz, savaş değil. Seçimden sonra yine yüz yüze bakacağız. Aşırı sert gitmeyin, yoksa seçimden sonra yüz yüze bakacak yüzünüz kalmaz. Emin olun uğruna arkadaş, dost, kardeşinizi kırdığınız, gücendirdiğiniz, küstürdüğünüz siyasiler seçilse mecliste birlikte muhabbet edecek, seçilmezse yine birlikte oturup kalkacaklardır. Ama siz yakınlarınızı kaybetmekle kalacaksınız.
Günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey usul ve üsluptur. Her ne konuda konuşsanız da usul ve üsluba dikkat edin derim. Ne konuştuğunuz kadar nasıl izah ettiğiniz veya konuştuğunuz da önemlidir. Aynı ortamı paylaşacağınız, yüz yüze bakacağınız insanlarla gereksiz sert tartışma yapmaya gerek yok. Hele ki herkesi ilgilendiren inanç kavramlarını kendini haklı çıkarmak için argüman, malzeme olarak kullanmak doğru değil. Bir insan dahi bu sebeple dinden soğusa bunun vebali büyüktür.
Yavaşla...
Sakin ol...
Düşün...
Konuş...
Uygula...
Sert ve kırıcı tartışmalara girmemeye dikkat ediniz. Bizim kardeşliğe ihtiyacımız var. Olmadı Medine sözleşmesi gibi ortak vatan paydasında buluşmaya ihtiyacımız var.
Seçime az zaman kaldı. Sabrımızı ve hikmetli hareket kabiliyetimizi artıralım. At izi it izine girmişken, seçimden dolayı belki ajanlar cirit atarken birlikte yaşadığımız bu vatanı kaos ve kargaşaya atmayalım. Azami dikkat edelim. İnsanın nihai gayesi huzurdur. Huzur için elbette oyumuzu doğru adama, yerli, milli, ve bu vatana daha faydalı olacak inançlı adama vereceğiz. Ama diğerleri de bu toplumda yaşıyor. Kırmaya dökmeye gerek yok. Kırmızı çizgimiz olan vatan ve din konusuna saldırmadıkları sürece günlük siyasi tartışmalar yüzünden kimseyi kırmayalım.
Son olarak;
Öfke, kendini ifade edemeyen insanın duygusudur. Gelin sorunlarımızı kendimizi ifade ederek çözelim. Kendini ifade edeni de sabırla dinleyelim. Nitekim seçime, gidiyoruz savaşa değil.