Kayseri-Suriye Fitnesi: Psikososyal Değerlendirme
Adnan Kalkan
Ortadoğu coğrafyası sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginliği sebebiyle sürekli istilalara maruz kalmış ve bu istilaları yapan işgalciler ve ifsat komiteleri en büyük silah olarak Ortadoğu halklarını birbirine düşürme silahını kullanmışlardır.
Ortadoğu'da birlik, beraberlik, İttihat ve ittifak sağlandığı zamanlarda bütün dünyaya hükmedecek bir hal, bir vaziyet almıştır. Ortadoğu'da ne zaman cehalet, zaruret ve ayrılık baş gösterdiyse Ortadoğu yangın yerine dönmüş yeraltı ve yer üstü kaynakları bu yangını çıkaranların eline geçmiştir.
2011'de patlak veren Suriye savaşı birçok canı almış ve malı yıkmıştır. Katil Esat babasının yaptığı zulümden daha büyük zulümler yaparak insanların cemaatle namaz kılmasına dahi müsaade etmemişti. Kardeşi kardeşine düşman etmiş zalim bir diktatördü. Kâfir olarak gördüğü Sünnilere karşı yaptığı zulümlere bir yerde dur demek gerekiyordu. İşte Sünni Müslümanların başkaldırıp kendisine karşı cihada başlamaları tam da burada başlamıştı. Esad'ın zalimliğini bilen Türkiye yönetimi müspet muhaliflerin yanında yer almış ve tarihi boyunca yaptığı gibi mazlumlara karşı durmak yerine yanında yer almıştır. Elbette mazlum Suriye halkı zalim Esad'dan çektiği onca zulümden sonra canla başla Türkiye'nin yanında yer almışlardır.
Hatırlayınız... Toplu mezarlara nasıl ulaşıldığını, camilerin nasıl yıkıldığını, Sünni Müslümanlara nasıl zulüm yapıldığını, uçaklarla, tanklarla Sünni halk nasıl yerle bir edildiğini hatırlayınız... Arap yöneticileri her zaman olduğu gibi kör, sağır ve dilsiz kaldılar. Mazlumların yanında yer alan, 500 yıl boyunca olduğu gibi yine Türkiye oldu. 500 yıl boyunca Türkiye Suriye, Irak'tan ta Arabistan ve Mısır'a kadar tek devletti. Müslümanlar zaten kardeştir. Bu tek devletin Müslüman yöneticileri ise bazen Selçuklu bazen Osmanlı idi. Yani Türkiye Ortadoğu halklarının babasıdır. Aramıza cetvelle bir sınır çekildi diye 100 yıldır biz geri çekildik ve bunlara yapılan zulümleri engelleyemedik. Zalim Esat tıpkı babası gibi neredeyse her aileden can almıştır. Yani her aile Esat ile düşman iken bizim çıkıp Esat ile normalleşmeye gitme söylememiz Suriye Müslüman halkı üzerinde ciddi travma oluşturması gayet normaldir. Bunu psikososyal yönden şöyle değerlendirmek gerekir: 500 yıl boyunca size babalık yapan Türkiye devleti şimdi sizin babanıza, annenize, kardeşinize, çocuğunuza kıyan zalim ve diktatör Esat katili ile el sıkışmaya ve sizi yalnız bırakmaya doğru gidiyor. Bu yalnızlık hissi sizde travma oluşturmaz mı? Bana göre samimi olan Suriye Müslümanları bu duygularla sokaklara dökülmüş olabilir. Bu yapılan yanlışların ve şiddet olaylarının meşru olduğu anlamı taşımıyor. Bu psikososyal bir değerlendirmedir. Yapılan yanlışların ve şiddet olaylarının sonuna kadar karşısındayız. Failler ve mazlumlar karıştırılmamalıdır.
Bu tür zamanlarda terör örgütleri ve fitne çıkarmaya çalışan din ve vatan düşmanlarına fırsat doğar. Mazlumların samimi duygularını malzeme yapıp vurur, kırar, parçalarlar. Bu yaptıkları mazlumlara yaramadığı gibi daha büyük zararlara sebep olur. Gerek Kayseri'de gerek Suriye'de yapılanlar sadece bu fitnecilerin işlerine yarar. Fitne zamanı evinize çekilin İslami düsturu gereği kimse bu fitneye ateşle yaklaşmasın. Suriye'den Türk bayrağını indiren ve askeri araçlarımıza silah sıkanlar Türkiye'deki Suriyeliler değildir. Onların kapılarının taşlanması sadece cehalet veya ihanettir. Suriye'deki Türklerin araçlarına silah sıkanlar ve bayrağımızı indirenler yine cehalet veya ihanettir. Samimi olanlar bu cehaletten vazgeçmeli ifsat komitesinin bu ihanetine kanmamalıdır. Nitekim Türkiye'de bugün Suriyelilerin evlerini taşlayanlar, yarın bu Suriyelilerle yüz yüze bakacaklar, kendisinin ne suçu olduğunu sorsa, emin olun cevapları olmayacak. Biraz vicdanı varsa sadece vicdan azabı çekecek. Suriye'den galeyana gelip bizim askeri aracımıza silah sıkanlar ve bayrağımızı indirenler biraz geriden durup düşündüklerinde geriye sadece pişmanlık ve alet oldukları fitne vicdan azabı kalacak. Zalim ise sadece zalimliğini yapmakla yetinip zaferini kutlayacak. Gezi parkı olaylarında olduğu gibi bu gün de ülkemize ve kardeşliğimize zarar vermek isteyenler devrede. Prim vermeyelim. Alet olmayalım. Biz yanarken onlar ateşimizde kahvelerini kaynatmasın.
Gerek Türkiye'deki gerek Suriye'deki Müslüman kardeşlerimizi sükûnete davet ediyorum. Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası eninde sonunda birleşecek. Zalimleri bünyelerinden def edecek. İslam kardeşliğinin hüküm sürdüğü ve İttihadı İslam'ın gerçekleştiği günleri elbette göreceğiz. Bugün olanlar bu birliğin oluşmasını istemeyenlerdir.
Gecenin en karanlık olduğu an şafağa en yakın andır. Zulmün en fazla azgınlaştığı zaman zalimin sonunun yaklaştığı zamandır. Bugün Filistin'de, Suriye'de, Doğu Türkistan'da yapılan zulümler en büyük şiddete ulaşmıştır. Bu da zalimlerin sonunun yaklaştığını gösteriyor. Firavun kendini en güçlü gördüğü zamanda Allah onu ve büyük ordusunu bir anda denizde yok etti. Ümitvar olunuz ve kardeşliğinizi zalimlere karşı kuvvetlendiriniz. Toplu attıkça yürekler yüreklerimizi top sindiremez.
Cetvelle çizilmiş sınırları elbette bir gün kaldırıp İslam birliğini Selçuklu ‘da ve Osmanlı'da olduğu gibi yine gerçekleştireceğiz. Ne mutlu fitne ateşini söndürüp bu kardeşliğe katkı yapanlara. Bizi birleştirecek olan İttihat, ittifak ve kardeşlik şuurumuzu diri tutmalıyız. Bu kardeşlik bin yıl bu coğrafyaya hükmetti. İnşallah en kısa zamanda yine hükmedecektir. Ümidinizi diri tutun ve gayrete sarılın.
Yarın elbet bizim elbet bizimdir
Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir...
Adnan Kalkan
E-Posta: adnankalkan01@gmail.com
Twitter: @adnankalkan01
YouTube: Adnan Kalkan
instagram: adnankalkan01
Facebook: adnankalkan01