Bayram...
Geçenlerde çocuklarımı alarak ailemin ikamet ettiği yeri ziyaret ettik. Uzun zaman oldu, çocukluğumun geçtiği yerleri ziyaret etmeyeli. Yüzdüğümüz toprak su kanalını, şantiye beton kanalı, hayvan otlattığımız yerleri… Ve elimizde siyah poşetlerle şeker topladığımız sokakları…
3 kızım bir oğlumla biraz gezmeye karar verdik. Her gittiğimiz yerle ilgili ben bir turizm rehberi edasıyla anlatıyordum. Çocuklarım hatıra anlatmamı çok severler. Derken bayramda hangi evden şeker hangi evden haşlanmış nohut aldığımızı söylediğimde şaşırdılar, hoşlarına da gitti. Bayramda şeker toplanır, nohut ne alaka? Ama farklılıklar daha çok farkındalık oluşturur. Şeker bayramında hohut dikkat çekiyordu.
Şimdi…
İki buçuk yıl Kovit döneminde bayramlar hüzünlü ve yalnız geçti. Şimdi ise her ne kadar özelde 11 ilimizde yıkıcı olsa da deprem, sel ve afetlerin hüznündeyiz. Lakin hayat devam ediyor.
Bu bayramda gelin bayram yapalım.
Bayram farkındalığı için çocuklarımıza bayramlık alalım, pahalı olmasına gerek yok, farkındalık oluşsun amaç.
Kırgınlıkları, küskünlükleri bir tarafa atalım. Gerçekten kırmızı çizgi gerektirmeyen tanıdıklarımızla bağ kuralım.
Bayram namazına çocuklarımızla gidip onlara bayramı sevdirelim, aşılayalım.
Acıları, ızdırapları bir tarafa bırakalım.
Kaybettiklerimizi duaya dahil edelim ama hayatın devam ettiği gerçeği ile yaşamaya gayret edelim.
Mezarlıkları ziyaret edelim, Kuran-ı Kerim okuyalım, tefekkür edelim.
Çocuklarımıza harçlık verelim, hatta imkanımız varsa yeğenlerimize…
Dostlar bir farkındalık oluşturalım. Şeker bayramı değil sadece, ibadet olduğu şuuruyla bayramı yaşayalım.
Hani büyüklerimiz “nerde o eski bayramlar” der ya?
“İşte burda” diyelim.
Büyüklerimizi ziyaret edelim. Nasihatlerini dinleyelim. Tecrübe kazanalım.
Dostlar!
Değerlerimizi çocuklarımıza aktarmakta zorluk yaşıyoruz. Bizim anne babamız ile çocuklarımız arasında değerler cihetinde ciddi uçurum oluşmuş durumda.
Çocuklarımız değerleri, davranışları ne idüğü belirsiz sosyal medya karakterlerinden alıyor. Sonra karşımıza dikilip bizi sorguluyor, hatta daha ileri gidip dini, Allah’ı sorguluyorlar. Ölçütleri sosyal medya karakterleri olunca da işin içinden çıkamıyorlar ve önce bunalım sonra Allah muhafaza intihara kadar gidebiliyorlar.
Din hayatın hayatı,
hem nuru, hem esası.
İhya-yı din ile olur şu milletin ihyası (Sözler - 717).
Çocuklarımızı seküler eğitim ve ruhsuz sosyal hayatın bunalımından kurtarmanın en kritik yolu inançtır. İnancımızı onlara aşılamanın yolu da Ramazandır, Bayramdır, Kandildir, Cumadır vs. Bu gibi zamanlar kazanım kazandırma zamanıdır. Okul misalidir. Mesela Ramazan ayı nefis terbiyesi, Müslümanlar arasında köprü kurma (zekat, fitre, ihtiyaç karşılama…) ayıdır. Kritik öneme sahiptir. Cuma namazı Müslümanların bir nevi birbirini ziyaretidir. Özlem giderme, istişare, birbirini ziyaret zamanıdır, günüdür. Malum her bir ibadet yani Allah’ın emrinde mutlaka sağlık, psikoloji, sosyal vs. kazanım vardır. Biz de bu bayramda çocuklarımıza aile ziyareti, bayram namazı, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuru kazandırmaya gayret edelim. Nitekim şu dağdağalı zamanda ihlas ile gayretten başka çaremiz yoktur.
Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ mefkuremize inançlı, ahlaklı ve psikolojik sağlam bir nesil yetiştirmekle ulaşabiliriz. Bunun için evvela kendimizden başlayacağız ve her zamanı ve zemini değerlendirmeye çalışacağız. Nitekim “Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez” (Sözler 296).