İnsânî ve İslâmî Kimliğimin Genel İlkeleri
İNSÂNÎ VE İSLÂMÎ KİMLİĞİMİN GENEL İLKELERİ
1- Kendimi sadece “Müslüman” olarak niteler, bu sıfatımın önüne herhangi bir mezhep, tarikat, cemaat vb. bir oluşum ismi kullanmayı inancıma hakaret kabul ederim!
2- Kişilerin benimsedikleri her türden dini inanış, felsefi veya siyasi görüşü alt kimlik, “insanlığı” ise üst kimlik telakki ederek, insan olmayı başarabilenlerin alt kimliklerine takılıp kalmam!
3- İnsanın kendi tercihi olmayarak sahip olduğu “ırkını” yok saymasını da, üstünlük aracı görmesini de ontolojik bir sapma olarak görür, evrensel ahlaki/fıtrî değerlerle çatışmadığı sürece giyim-kuşam, örf ve adetler vs. bağlamında Türk’ün Türk gibi, Arap’ın Arap gibi yaşamasının ilahi iradeye muvafık olacağına inanırım!
4- “İnsan” olmadan “Müslüman” olunamayacağından hareketle, fertlerle ilişkilerimizde (hukuki, ticari, komşuluk, arkadaşlık vs…) yerdekilerin bizden razı olacağı insanî-ahlâkî tutumu sergileyemediğimiz sürece Göktekinin bizden hoşnut olmayacağına içtenlikle inanırım!
5- Bu zaviyeden bakıldığında; benim nazarımda insanların saygınlığını, Yaratan’a karşı tuttukları oruç, Kâbe'ye yaptıkları seyahat, kıldıkları namaz veya çektikleri tesbihat değil, yaratılana karşı gösterdikleri insanî tavırlar belirler!
6- Putperestliğin “şahısperestlik” olduğu ve Allah’ın her bir insanı birey olarak akıl ve muhakeme gücüyle yaratmış olduğundan hareketle, sıfatı ne olursa olsun (hacı, hoca, şeyh, mürşit, kutp, gavs, lider, kâinat imamı vs.) kerameti kendinden menkul yarı tanrılara kayıtsız şartsız itaat etmeyi yaratılış kodlarıma ihanet kabul ederim!
7- Kimsenin Yaratan’dan daha merhametli olamayacağının da ötesinde, Allah’ın ilahlık yetkilerine müdahale ve adam kayırmacılık (torpil) anlamına geleceğinden dolayı gerek dünya gerekse ahret hayatım için Allah’la arama aracılar (şefaatçiler) koymayı itikadî bir sapma olarak değerlendiririm!
8- Hiçbir kimsenin hiçbir inancı kabul etmeye zorlanamayacağı gibi, hakaret ve küfür içermediği sürece düşüncelerime karşı çıkılmasını insani olgunlukla karşılarım. Zira bilirim ki, “Bârikâ-i hakikat müsâdeme-i efkârdan doğar!”
9- Doğruların insanlığın ortak değerleri, yanlışların ise yine insanlığın ortak sorunları olduğu ilkesinden ve sadece ölülerin ve delilerin fikirlerinde sabit kalacağından hareketle, doğru kimden gelirse gelsin idrak edebildiğim oranda düşüncelerimi değiştirir ve doğruyu kabul ederim. Çünkü ben fikirlerimin kölesi değil efendisiyim!
10- Düşünmeden bilgi sahibi, bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olunamayacağı muhakkaktır. Bildiğim konularda konuşmayı, bilmediğim konularda ise susmayı ERDEMLİLİK kabul ederim!
Âdem DOĞANTEMUR