Sorgulama Üzerine Bir Bakış
İnsanların sorgulayarak varlık sahasını zenginleştirme gibi bir sorumluluklarının olduğunu idrak etmeleri yaşamın üst bir aşamaya geçişini sağlamada temel bir katkısı olacağı tartışma dışıdır. Bir şeyin iyi veya kötü oluşu kadar bir şeyin yararlı, zararlı veya daha yararlı ve daha zararlı olacağını belirlemede sorgulama temel etkendir. Bir şeyin neliğini ve nasıllığını ortaya koymada da sorgulama bize sağlam ipuçları sunacaktır.
Sorgulama, aynı zamanda kişinin kendisini tanımada da yeterli bir zemini sunacağı bedihidir. Kişinin, kendi yapıp ettiklerinin neye tekabül ettiğini fark etmesini sağlayacak olan şey sorgulama kabiliyeti ile orantılıdır. Sorgulama tek yönle ve tek bir bakışa dayanarak yapıldığı zaman sorunlu yanlarını da açığa çıkartır. Tek bir bakış ve tek bir yön üzerinden yapılan sorgulamalar kısmi doğrular sunar ve kullanıma açık bir yapı arz eder. Bu yüzden, tek yönlü ve tek bakışlı sorgulamaya karşı da bir sorgulama hali üzere bulunmak kişinin doğruya yönelik çabalarını olumlu etkiler.
Sorgulamada bütüne yönelik bir sorgulama ancak bir başka bütünlüğü dikkate alarak gerçekleştirilebilir. Parçaya yönelik sorgulamada ise hangi bütünlükten hareketle yapıldığı önem kazanır. Yani sorgulama öyle işine geldiği gibi ve sadece belirli noktalar söz konusu olduğu zaman veya kendini, ideolojini, kimliğini, hedefini, amacını, isteğini yerine getirme konusunda sana yol açsın diye de yapamazsın, yaptığında yıkıcı bir boyutu da taşıyacağını peşinen bilmen gerekir.
İnsanların, kendilerini haklı çıkarma adına, kısmi gerçeklikler üzerinden muhatabını sorgulayarak onu aşağılamak veya yaptığı şeyden vazgeçirme çabaları sorunlu bir yaşamın varlığını imlemektedir. Sorgulama, sadece ve sadece gerçeği ve hakikati açığa çıkarmaya yönelik bir isteği gerçekleştirmek adına olduğu zaman yol gösterici bir yapı arz eder.
Modern batıda sorgulamaya karşılık gelen eleştiri olgusu tam olarak kendini haklı çıkarma veya bir şeyi yanlışlama adına hareket etme arzusu tarafından çerçevelenmektedir. Her ne kadar, eleştiriye dayanan, yanlışlanamayan bir olgunun gerçekliği kabul edilebilir olsa da o şeyin tam olarak hakikatini ortaya koymada yetersizliğini de ilan etmiş olmaktadır.
Bilim ve felsefe öne çıkardığı savı eleştiriye açık bir şekilde kurmak yükümlülüğünü taşımaktadır. Ama zaten o da kendi savını oluştururken başka savları eleştiriye tabi kılarak yol almaktadır. Bu süreç böylece sürgit devam ederek temel bir gerçekliği devre dışı bırakmaktadır. Apriori yani kendiliğinden apaçık bir gerçeklik olan ilkeler üzerine bina edilmiş olduğu tezi de eleştiriyi, sorgulamayı devre dışı tutmanın bir yöntemi olarak kullanılagelmektedir. Yani eleştiri/sorgulama hep kısmi bir gerçekliği işaret eder bir pozisyonu temel kılarak varlığını sürdürmektedir.
Müslüman ise sorgulamayı tövbe etmeyi/ pişmanlığın içinde yeniden tanımlamaktadır. Din, müminini, kendisini sürekli gözetim altında tutmayı, sorgulamayı ve bu sorgulamada bir samimiyet testinden geçmeyi zorunlu kılmaktadır. Samimiyet olmadan yapılan tövbenin bir karşılığı oluşmamaktadır. İlahi rızaya matuf bir sorgulama aynı zamanda hakikatin bir bütün olarak ve kendi tamlığı içinde açığa çıkmasını sağlamada temel bir yönelim sağlamaktadır.
Nefsin aşamalarında ilk nefs, nefsi emare/kötü/günahkâr nefstir ve kişiyi kurtuluşa taşımaz! Kurtuluşa yönelik ikinci nefs kategorisi ise sorgulama/levvame nefstir. Bu nefis, aynı zamanda nefsin diğer katmanlarını da garanti altına alan bir katmandır. Yani sorgulama, nefsin her katmanında bir üst katmana çıkışın biletini sunmaktadır. Müslüman açısından sorgulama bu kadar ehemmiyet kesbeder. Ama sorgulamanın iki temel özelliği öne çıkarılmalıdır: Birincisi, sorgulama, ilahi rızaya tabi kılınmalıdır. Ki, bu tabiiyet onun istikametini kesin bir şekilde belirleyerek onu, hep bütünlüğün kapısının hakikat bağlamında açık duruşuna vesile kılsın… İkinci özelliği ise, sorgulamanın kesinlikle samimiyet testinden geçmesini sağlamaktır. Samimiyet, sorgulamanın niyetinin açığa çıkarılmasını ve her aşamada onu sağlam bir zeminde tutarak hakikat ile bağıntısını kurmaya devam etmek anlamını izhar eder.
Modern düşüncede ötekine yöneltilmiş bir sorgulama düzlemi söz konusu iken müslüman düşüncede sorgulama bizatihi kendi/nefsi/ne yöneltilmiştir. Kişinin meydana gelen sorunda kendi payını dikkate almadan yapacağı sorgulamanın olumsuz nitelik taşıyacağı bedihidir. Bu sorgulamanın hem yönelimini ve samimiyetini izhar eder. Sorgulamada bir başkasını ele almak en kolay olanıdır. Suçu başkasına atarak kendini temize çıkarmak kişinin geçici bir şekilde vicdanını rahatlatır. Ama kendi hatasını gören, kabul eden ve bir daha bunu yapmamak için pişman olarak tövbe eden kişi, vicdanı ile barışık yaşamayı hak eder.
Son dönemde gündeme düşen sorgulama olgusunu tek boyutlu olarak değil, hakikatin ortaya konmasında temel bir argüman olarak öne çıkarmanın insana kazandıracağı mevkii de dikkate alarak yapmaya çalışmak önemlidir. Tam bir özgürleşme sağlanmadan sorgulama tam olarak yerli yerinde gerçekleşme imkânı bulamamaktadır. Yani sorgulama, sadece kendi kavramsal şeması açısından ele alınamaz, aynı şekilde farklı kavramsal şemalar ile bağıntısını da dikkate alarak idrak edilmeye çalışılması elzemdir.
Sadece sorgulama değil, ele alacağımız her temel kavram ve anlam dünyamız için vazgeçilmez olan anlam, ahlak ve değer gibi temel kavramlarında şu üç duyarlılığı taşıması elzemdir. Bir kavramın istikameti, yönelimi ve işlevselliğini dikkate alan bir sorgulama esasa taalluk eder. Yani kavramı idrak edeceksek, tersinde bu sefer, kişinin istikameti ve yönelimi ve yüklediği niyet/işlevselliği belirleyici olacaktır. Sorgulamada bu temel ve ilk basamaktır. İkincisi samimiyet testinden geçmesidir. Hem kavramın ve hem de kavramı sorgulamaya tabi kılan kişinin kendisinin bir samimiyet testinden geçmesi elzemdir. Doğru ve hakikate dayalı bir bakışın inşa edilmesi için olmazsa olmaz şartlardandır. Ve üçüncüsü sadakattir. Hem kavramın sadakat içinde kendini ifşa etmesi ve hem de kavrama yöneltilmiş sorgulamanın da bir sadakat testinden geçmesi şarttır. Sadakat, hem doğrulayıcı bir pozisyonu temel eksen kılarken aynı zamanda o kavramın işaret ettiği anlam dünyasının kendi eylemlerine yön verdiğinin de belirgin bir şekilde ortaya konmasını gözlemletecek bir pozisyonu açık kılmalıdır.
Böylece sorgulama yerli yerine oturacak ve amacın bağcıyı dövmek olmadığı, sadece üzüm yeme derdinde olduğu açıklık kazanacaktır. Çünkü insanın tek bir derdi olmalı; o da hakikate ulaşmak ve hakikat üzere bulunmaktır. Birçok zaafı taşıyan birinin sorgulama üzerinden hakikate oluşması beklenemez! Tarihin hiçbir döneminde bu olmamış ve bugünde bu olmayacaktır, yaşadığımız beşeri tecrübe bunu göstermiştir. Kişinin kendisini kandırma gibi bir lüksü yoktur, olmamalıdır. O yüzden, evet, sorgulama yapılmalıdır. Ama bu sorgulamanın yapılabileceği düzlemin doğru bir zeminde inşa edilmesi de sorgulamanın yeterliliği açısından temel bir aksiyom olarak öne çıkarılmalıdır ki hakikat kendini açığa çıkarsın…
Mesele, sorgulama meselesinde veya başka bir meselede işi yokuşa sürmek değil! Bilakis, yapılacak işin doğru bir zeminde ve doğru koşullar çerçevesinde yapılarak insana doğruyu tecrübe ettirecek bir zeminin inşa olmasını sağlamaktır.