Ramazan Ruhu…

Abdulaziz TANTİK


Abdulaziz Tantik

Hamdolsun Rabbime... İnsan, hamd üzere olarak Rabbine kulluğunun gereğini yerine getirmenin imkânlarını kolayca bulmaktadır. Hamd, Rabbinin inayetine karşılık kulun verdiği otantik karşılıktır. Kul, yaratılışı, yaşamını sürdürmesi, yaşamı sürdürürken kendisine sunulmuş bütün bir yaşam koşullarını ilahi inayet üzerinden verili bulduğunu kabul eden bir tutum olarak hamd etmesi yaratılış amacının gerçekleştirmesinin de tam karşılığıdır.

İlk teravih namazını kılmak müyesser oldu. Teravih, nafile bir ibadettir. Nafile ise hamd etmenin en temel göstereni olarak varlık kazanan bir ibadet biçimidir. Farzlar yerine getirilmelidir, kulluğun temel göstereni olarak bu durum açık bir gerçekliktir. Sünnet, peygamber uygulamaları olarak farz ibadetleri korumaya almak ve ilahi yakınlaşmayı sağlamak konusunda önemli bir işlevselliğe sahiptir. Ama nafile, kulun yaratılış amacını kulun ihtiyarında ortaya konan bir beklentisizliği içermektedir. Kulu, nafile ilahi inayet ile buluştururken, aynı zamanda da bir kurbiyyet zemini olarak öne çıkar.

Ramazan ayı bütün ihtişamı ile hayatımıza girmeye başladı. İlk teravih, ilk oruç, ilk iftar ve devam ede gelecek bir savm/oruç/kendini tutma halinin süreklilik kazandığı bir ay… Bu ay, kulluğun zirveye çıktığı bir zaman ve zemini sunmaktadır. Özellikle Kur’an ayı olarak betimlenmesi, inzal edilmiş bilgi üzerinden kulun kendini kulluğun gereği olan bir ruh, psikolojik hal ve sosyolojik bir olgu olarak öne çıkarmasını sağlar. Böylece kulluğun niteliğini, niceliğini ve ruhunu insana kazandırır. Kul, Rabbi ile samimi bir diyalog içinde varlığını sürdürerek ölüme hazır bir bekleyişe sahip olur.

Bir mümin olarak bu Ramazan ayı'nın Rabbimizin ayı olduğunu ve O'nun misafiri olduğumuzu unutmamak gibi bir sorumluluk sahibi olduğumuzu sürekli zihnimizde diri tutarak kötülüğün her türlüsünden sakınmak ve iyiliğin her türlüsünü yapmak için bir çaba sarf etmeliyiz. Mümin kul, Rabbi ile hamd üzere ve tevazu üzerinden bağ kurar.

Gönderilmiş bir kitap olan Kur'an ile hemhal olmalı ve söyledikleri üzerine tefekkür etmeliyiz. Allah CC ile bağımız olan ve konuşma imkânı sunan Kur'an için gereken saygıyı ve hayatımızı üzerine bina edeceğimiz ahlaki yapıyı büyük bir samimiyet ile gerçekleştirmeye çalışmalıyız.

Olup bitene değil esbabül müsebbibe bakmayı öğrenmeli her zaman yeni bir dirilişe ve ruha sahip olabilir bir istidada imkâna ve imtiyaza sahip olduğumuzu unutmamak gerekir.

Bir daha böyle mübarek ve kutlu bir zamana erişme zamanımız olur mu bilemeyeceğimiz için bu zamanı en güzel şekilde ve bereketli geçirmek için duaya ve çabaya yoğunlaşmaya çalışmalıyız...

Rabbim tüm müminler için bu bereketli vakte doğmayı müyesser kılsın... Amin, amin, amin ya muin...