Kral Tanrılar/Kapitalist Sermaye -Gündem Oluşturma Çabası Bir Gündemi Örtmeye Yarar-

Abdulaziz TANTİK


Sesli Makale Dinle Değerli okurumuz, browser'ınız maalesef ses dosyasını desteklemiyor
Gündem oluşturma, belirli bir duruşu ve durumu içeren bir yaklaşımı da kendi içinde barındırır. Tabi ki her gündem oluşturma başka bir gündemi dışlamayı içermez! Ancak, siyasi gündemler her zaman bir başka gündemi karartma eylemi olarak öne çıkarlar. Tıpkı İsrail Gazze katliamını yaparken, İran ile dalaşması, ya da Rusya üzerinden Ukrayna’yı gündem yapması, Türkiye iç politik tartışmalarını alevlendirmek gibi…

Son dönem sosyoloji tartışmalarında ikna yolu ile kabullendirme isteği doğal olarak bu ikna etmenin biçimini ve rengini de belirlemeye yönelmeyi zorunlu kılmaktadır. Örneğin, günlerce Narin kızımızın öldürülme hikâyesi tartışılırken, İsrail Gazze katliamına ara vermeden devam edebildi. Lübnan katliamının başlaması da Gazze katliamını ve orada İsrail’in gerçekleştirmek istediği şeyi yapmasına zemin oluşturmaktadır. Örneğin, Yüz bin Filistinli Gazze’li insanın açlık ile öldürülmeye terk edildiği konusunda dünya istikbarı ve kamuoyu ne yapabilmektedir?

Hiç ummadığınız bir noktadan gündem yapılan bir şey halktan ve kamuoyundan bazı şeyleri saklamak adına önemli bir hamle olarak tasarlanmış olabilmektedir. İsrail yeni bir tasarım ve bölgede yeni bir harita peşinde koşarken, ABD onu örtmenin gayretlerini göstermektedir. Örneğin, son beş aydır, barış görüşmeleri adı altında ateşkes arayışları bilerek uzatılmakta ve son anda vazgeçilmekte iken yeni bir ateşkes görüşmesi gündeme düşmekte ve insanların tepkileri kontrol altına alınabilinmektedir. Bir yılı aşkın bir süredir devam ede gelen katliam için uluslar arası veya bölgesel herhangi bir işlem ve siyasi bir tavır geliştirilememektedir. Hep topu taca atma hikâyesi diye bildiğimiz yöntem üzerinden sürekli yeni bir gündem oluşturularak asli gündem devre dışı bırakılmaktadır. Böylece yapılmak istenen şeyin yapılmasına zemin oluşturan bir durumun meydana gelmesine zemin oluşturulmaktadır.

İslam dünyası ise kendi iç sorunlarını çözmeye bile takat getiremezken, Gazze katliamına ses çıkarması beklenmemektedir. Yuları başkalarının elinde olan iktidarların kendi dindaşlarına ve müslüman kardeşlerine reva görülen katliamı reddetme ve ona yönelik bir hamle geliştirme iradesi bulunmamaktadır.

Uyuşturucu mafyası eliyle insanların uyutularak ülke gündemlerinin sürgit devamını sağlama konusunda uyuşturucu mafyası ile kol kola yürümekte iken, LGBT- İ üzerinden gayri ahlaki bir zemini kurma adına insanlığın sonunun gelişini örtme çabaları da bu olgu üzerinden değerlendirilmelidir. Trans Hüman yaklaşım üzerine medya, kitap, sanatsal faaliyetler, felsefe ve bilimsel çalışmalar yürütülürken insanlar toplumsal cinsiyet meselesi ile meşgul edilmektedirler. Robotik dönemin başlangıcını yaşayan bizler, robotların hayatımızı nasıl şekillendireceğine dair bir düşünceye sahip olmamamız için sadece filmler ile dizi yapımları ile bizi şekillendirme arayışları sürdürülmektedir. Binlerce film, dizi vesaire ile birlikte roman ve benzeri çalışmalarla daha ilkokul sıralarından itibaren bu fikre alıştırılan insanlar yarın büyüdüğünde daha kolay ikna olacakları bedihidir. Bu konudaki her eleştiri bilim karşıtlığı üzerinden kötücül kılınmakta ve reddine kapı aralanmaktadır.

Şimdi sırtınızı duvara yaslayın ve düşünün, hangi gündemi tam olarak takip edebilme imkânı kazandınız? Gündemlerin oluşumunun arka planına dair yapılan her yoruma komplo etiketi yapıştırılarak gayrimeşru kabul edilmesini sağlayan mekanizma insanlığın hayrına mı çalışmaktadır? Komplo denilen her şeyin bugün gerçekleştiğini görmemize rağmen, niye bu tuzaklara hala düşme eğilimi taşımaya devam ediyoruz? Pandemi sürecinde ilk andan itibaren yapılan açıklamalar, Pandemiye yönelik itirazlar ve arka planına dair görüşler komplo ile suçlanırken bugün o açıklamaların büyük çoğunluğunun gerçek çıktığını gözlemlememize rağmen niye hala sessizce yeni gündemlerin peşine düşmekte bu kadar istekli davranmaktayız? İşte bütün bu soruların cevabı; dünya istikbarı, kendi iktidar alanını sürdürmek adına halkın kahır ekseriyetini yanında tutarak kendi karşısında tutum takınanların bir güce sahip olmamalarını sağlamakta başaralı olduklarını anladığımız andan itibaren yeni bir dönemin başlangıcı mümkün hale gelir.

İsrail, Gazze katliamına başlarken, sürekli yeni hamleler ile bu katliam gözlerden saklanırken, uyanış gösteren halkların ise yeniden uyumalarını sağlayacak bir şeyleri bulmak o kadar zor olmamaktadır. Bir dönem Türkiye iç siyaseti, şu an ABD seçimleri, bir dönem İran İsrail gerilimi, şu an Lübnan katliamı ile Müslümanlar neye uğradıklarını şaşırmış vaziyette sadece seyirci kalmaktadırlar, sadece Müslümanlar değil bütün dünya insanları seyirci olmaya hazır halde beklemektedirler. Sesini çıkaranlara yönelik yaptırım ise, onları görmezden gelmek ve onların konfor alanlarını yok etmekle tehdit etmektir.

Post hüman çağ diye manşet atanların bu manşetin anlamı ve insanlığa getirisi üzerine bir şey söylemeyi mümkün kılmayan boyutu üzerine de düşünmek farzdır. İnsanlık yeni bir dünyaya doğru sürüklenmektedir. Hem de kendi rızası dışında bu yeni dünyaya hazırlanmakta ve yarın bu dünya ile karşılaştığında artık çok geç olacaktır. Çünkü zamanında karşı çıkılmayan bir şeyi önünüze sürüldüğü andan itibaren karşı çıkmanın mahzurlu tarafları öne çıkartılarak karşı çıkışın gücü azaltılabilir olmaktadır. Din olgusuna yönelik saldırılar ve ateist kültürün canlandırılmasını, özellikle ülkemizde Müslümanların eksikleri ve zaafları üzerinden İslam eleştirisi ve günümüze hitap etmediğini yargıya dönüştürme çabaları da bu düzlemde yeniden düşünülmelidir.

Mesele, Ortadoğu denklemi veya Ortadoğu’da yeni haritalar yapmaktan öte bir gerçekliğe sahiptir. Ortadoğu’da yeni haritalar yeni bir dünyaya hazırlanmanın ön koşulu olarak önem kazandığı için gereklidir. Çünkü zenginlik buradadır. Gazze açıklarındaki gaz rezervinin dünyada üçüncü olduğu bilgisi de önemini korumaktadır. Bu paylaşım konusundaki gizli görüşmeler hakkında bir bilgimiz yoktur. Çin, Rusya ve Hindistan bu zulme seyirci kalırken kendileri de başka zeminlerde aynı zulmü yaptıkları bilinmektedir. Perde gerisinde uzlaşı arayışı sürmektedir.

İnsanların olup bitenlerin arka planına dair bir bakış geliştirmeleri elzemdir. Mesele sadece olup biten ile sınırlı olmayıp aslında görünenin yanında görünmeyenin ağırlığını tartışmak ve gelişmeleri nasıl etkileyeceğini dikkate almak her zaman daha kalıcı adımlar atmayı mümkün kılmaktadır. İşte bu yüzden gündemler sürekli tazelenerek demlenmekte ve bu demden içen halkın süreklileştirilerek gündemlerden gündemlere sıçratılarak düşünme yetisini kaybetmesine neden olunmaktadır. Böylece onu kullanışlı halde tutarak onu yönlendirmek daha kolay olmaktadır.

Modern dünya ve düşünce olan üzerinden bir tahakküm kurarken olacak olanı gizli kapılar ardında saklamakta ve oradan zamanı gelince ortaya çıkartarak olan olduğu lanse edilerek kabulü sağlanmaktadır. Tanrıcılık oynayan sermaye sahipleri, sürekli sermayelerini paylaşmadan büyütmeye devam ederek tanrıcılığını garanti altına almaya çalışmaktadır. Bu konudaki en büyük yardımcıları ise, futbol, eğlence kültürü, uyuşturucu kullanımı, kumar, teknolojik bağımlılık, sosyal medya üzerinden müstehcenlik, köleleştirici her unsurun kullanımı ve bilim, sağlık, güzellik gibi vasıtalar, iktidar olma ve iktidar üzerinden heveslerini tatmin gibi unsurlarda dâhil her şeyi kullanmaktan geri durmamaktadırlar. Buna da komplo diyebilirsiniz… Ama bilin ki tam elli yıllık okumalar ve sürekli takip etme arayışı, üzerine tefekkür etme hadisesi ile birlikte gündeme tav olmadan yaşama arzusu bu satırları yazdırdı. Gerisi artık okuyucunun kendisine kalmıştır, dilerse köleliğe devam eder, dilerse özgürleşme adımlarını atmak için yeniden düşünmeye ve tefekkürü bir hayat tarzı olarak kabul ederek yola revan olur…