Ey İnsan, Titre ve Kendine Dön
Ey insan, titre ve kendine dön, yoksa seni bambaşka bir diyara taşıma cehdi son sürat devam ediyor. Seni senden uzaklaştırma adına yapılan çalışmalara vakıf olsaydın, geceleri seni uyku tutmazdır. Artık, insan sonrası diyerek edebiyat, felsefe, sinema, teknik, teknolojik yatırımlar yapılmaktadır. Mesele, seni kendi insanlığından soyundurarak seni bambaşka biri yapmaktır. Ama artık bu biri, insan değil, sen olmayacaksın…
Ey insan, Homo Deus denerek seni tanrıcık olmaya davet ederek seni köleleştirmek istiyorlar. Kendi Tanrılıklarını senin tanrıcıklığın üzerinden gerçekleştirmek istiyorlar. Sonra en büyük tanrı olarak seni dilediği şekilde köleleştirerek seni istediği kıvama getireceklerdir. Yapılan çalışmalar bunu açık bir şekilde göstermektedir.
Post Hüman çağ adı ile artık insanın sonrasına dair yatırım yapılmaktadır. İnsanlığın bittiği, insanın evrildiği, yeni bir çağ… Ve bu çağda insan var kalsa da insanlık yok olacaktır. İnsanlığın değişime uğradığı, yeni bir tipolojinin varlığı, elit bir tabakanın ise istediği her şeyi gerçekleştirdiği bir dünya, insanların dünyası değil! Yeni bir dünya olacaktır. Buna hazırlanmak yerine, bunun gerçekleşmesinin önüne geçilmesinin yolları aranmalıdır.
Trans Hüman çağ adı ile de seni geçiş sürecine hazırlamaktadırlar. Sana genç kalmanın faziletlerini anlatacaklar. Yaşlanmamanın güzelliklerinden dem vuracaklar. Sonsuzluğu istemiyor musun diyerek seni kışkırtacaklar. Uzun erimli bir yaşamı sana sunacaklar, bunun bedelinin ne olduğunu ise hep gizleyecekler, her zaman gizledikleri gibi…
Yaşam Merkezli bir tarzın önemine vurgu yapılacak. Yaşayan her varlığın bir hakkının olduğu belirtilecek. Seninle diğer yaratılmış varlıklar arasında bir fark yok diyecekler. Hak, hukuk, özgürlük, cinsel farkların ortadan kaldırılması gerektiğini belirtecekler, kadın ve erkeğin ayniliğine vurgu yapacaklar. Bu aynilik üzerinden de cinsiyetsizliği savunacaklar… Meseleyi yumuşak geçiş için toplumsal cinsiyet denecek, geleneksel roller denecek vesaire… Yeter ki sen zokayı yut ve kendini onların kollarına bırak! İşte o zaman olacak olan, olacaktır. İnsanlığından soyundurularak bütün özgürlüklerin özgürlüğünün alınması karşılığında verilecektir. Seni tek başına, yalnız, korunaksız ve sisteme sığınmaktan başka çaresi kalmayan bir varlığa dönüştürerek, eğlence düşkünü biri yaparak seni sen olmaktan çıkaracaklar. Başka türlü seni kullanmayı başaramazlardı.
Modernleşme süreci hep daha fazla özgürlük, daha fazla haklar sloganları eşliğinde insanlar daha fazla bağımlılaştırılarak köleleştirildiler. Asli hüviyetlerini geride bırakarak korunaksız kaldılar, Allah Yaratıcı Kudret olarak insanların elinden alındı. Yarattı ve fildişi kulesine çekildi diyecek deizmi pazarlayarak kendi tanrılıklarının ilanına hazırladılar insanları…
Ey Müslüman! Titre ve kendine dön… Kendine dönmezsen, seni diledikleri gibi teknik aygıtlar üzerinden biçimlendirmeye devam edecekler. Propaganda aletleri ile seni kendi imanından uzaklara taşıyarak seni iman eden muttaki bir kul mesabesinde göstererek seni kandıracaklar ve sen kendi ellerinle kendi imanından vazgeçmiş olacaksın… Ey Müslüman, iman etmek, her dönemde, her şartta ve her eylemde kendini gösteren bir özelliğe sahiptir. Ey Müslüman, iman, hayatın bütününü kuşatan bir bakışa sahiptir. Attığın her adımda imanın izini göstermen şarttır. Bu şartı terk ettiğin andan itibaren iman sende bir zaafa uğrayacak ve seni terk etmeye başlayacaktır. Ama sen kendini kandırarak en büyük muttaki kul olarak kendinden önceki Müslümanları töhmet altında bırakarak onların dinlerini bilmedikleri yalanına sarılarak kendini kurtardığını düşüneceksin… Sonra hak, özgürlük, eşitlik zokaları eşliğinde dinin temel ilkelerini yumuşatarak kullanıma elverişli hale getireceksin. Bütün bu olup bitenleri sana söylediklerinde ise senin tepkin, ama kardeşim, din, özgürlükçüdür yavesine sarılacaksın…
Özgürlük, şımarmak, istediğini yapmak, kendi dışındaki her kesi suçlamak ve sadece kendini hakikat üzere görmek midir ki İslam böyle bir özgürlüğü savunsun… İslam, bir dünya görüşüdür bakışını terk edeli sen, kullanıma müsait bir aparat olarak varlığını idame ediyorsun… Sorun şurada ki sen kullanıldığının farkındalığına sahip değilsin! İslam modern bakış üzerinden algılanamaz ve öğrenilemez! Onun kendi öğrenim yöntemi ve algılanma biçimi vardır. Bu temel gerçeği görmeden aldanmamak mümkün değildir.
Son iki yüz yıldır, adım adım insanları insanlığından soyundurarak onu kullanıma açık bir karaktere taşımaktadırlar. Bunu kimlerin yaptığından çok, yapılanların görülmesi daha doğru bir yaklaşımdır. Pandemi süreci bu durumu açıklığa kavuşturan bir olgu olarak hala taze bir şekilde belleğimizde durmaktadır. Bütün haklar ve özgürlükler rahatlıkla ortadan kaldırıldı ve bunu güvenlik vurgusu üzerinden meşrulaştırdılar. Bugün ise yapılan itiraflar ile pandemi sürecinin de bir kurgu olduğu açığa çıktı. Zaten hiçbir şey gizli kalmamaktadır. Bu bazen bilerek haberleştirilmektedir. Bazen de birileri kendi farkındalığı üzerinden bunu haberleştirmektedir. Her iki halde de olan yine sıradan insana olmaktadır. Onun biçimlendirilmesine yarayan sosyal medya, televizyon, iletişim aygıtları vesaire ona en büyük özgürlüğü verecekmiş gibi sunulmaktadır ve maalesef bu zoka yutulmaktadır.
Teknoloji, insanın yararına diye pompalanırken insanı isteği dışında ve başka güçlerin isteği üzerine yeniden biçimlendirmeye yaramaktadır. Bu temel gerçeğin öğrenilmesi, farkındalığının oluşturulması ve insanlığın nereye doğru sürüklendiğinin gözlemlenmesi kurtuluş için elzem olandır.
Bu kurtuluşun tek umudu ise Müslümanlar ve hala Hristiyan ve Yahudi dini üzere samimi kalanlardır. Bu noktada da Müslümanlar bir adım önde durmaktadırlar. Ama Müslümanlar bu modern, çağdaş, teknolojik prangaları üstlerinden yırtıp atabilirlerse…