Bir Dünya Savaşına Doğru…
Bir Dünya Savaşına Doğru…
ABDULAZİZ TANTİKBir ‘Dünya Savaşı’nın sinsi ayak sesleri giderek hızlanmaktadır. Halklar ise derin bir uykuya yatırılmış durumdadır. İç içe oyunlar kurgulanırken propagandistler iş başında ve kurgusal yanıltmaya devam ediyorlar. ‘Uyanın ey insanlar’ dense de işitme kaybı ciddi bir engeldir.
Dünya siyaseti ve oluşan büyük boşluk, uluslar arası kurumlarda alınan kararların bir karşılığının oluşmaması… Modernleşme süreçlerinde oluşan kavramların hiçbir kıymeti harbiyesinin kalmaması… Halklarda oluşan büyük tedirginlik ve uyanış, buna karşı yeni siyasi ve askeri hamlelerin devreye girmesi… Ukrayna Rusya savaşı ile İsrail soykırımı yanında savaşın giderek daha fazla ülkeye sıçrama eğilimi, yeni bir dünya savaşının ayak seslerini duyurmaktadır. Çin, Rusya, ABD ve onların geliştirdiği siyasi, askeri hamleler de bu savaşın olasılığını artırmaktadır.
Filistin halkı bir yıla yakındır, büyük bir yıkım ve katliama uğrarken, müslüman ülkelerin iktidarları ve halkları çok fazla sessiz kalmaları hayra alamet bir durum değildir. Muhtemelen, yeni bir dünya savaşında nerede saf tutacaklarına dair büyük bir endişe ile hareket etmektedirler. Askeri yatırımların giderek çoğalması… Türkiye’nin askeri teknoloji konusundaki gelişimi ile o ülkelerin Türkiye ile yakınlaşması da bu savaşın ön adımı olarak yorumlanabilir. Rusya’nın Küba üzerinden boy göstermesi ile ABD’nin Çin’e meydan okuyan bölgedeki siyasi adımları da aynı oyunun parçaları olarak yorumlanabilir. Rusya Kuzey Kore ilişkisi ve yeni konumu da gelecekteki büyük savaşın ön hazırlığı olarak yorumlanabilir. Aynı şekilde Türk Dış işleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ve Rusya’da görüşmelere daveti ve yapılan diplomatik müzakerelerde bu çerçevede yeniden düşünülmelidir. ABD’nin F16 konusunda gösterdiği ılımlı yaklaşım, olumlu tavır ise bu yeni duruma göre ele alınmalıdır.
Aynı zamanda ileri sürülen, İklim Krizi, yeni pandemi haberleri ve benzeri konularda da yeni bir çatışmaya yönelik hamleler olarak okunabilir. Küreselciler ile ulus devletler arasındaki derin çatışma farklı yöntemler ile yeni bir dünya savaşının öncüsü olacak hamleleri açığa çıkartabilir mi? Dünya kamuoyunu sürekli manipülasyona tabi kılarak oluşacak yeni durumu olduğu gibi ansızın açığa çıkarmaya yönelik bir hamle olarak okunmalıdır.
Bir taraftan teknolojik hamleler yapılırken, diğer taraftan da pandemi gibi durumlar için DSÖ gibi kurumların devletlerin yetkilerini kendi tekellerine alma arzusu da açıkça ortada durmaktadır. İnsanlara yönelik birden fazla cepheden bir saldırı olduğu açıktır. Çin’de bazı eyaletlerde puanlama sistemi uygulamaya konulurken yeni otoriter bir sistemin ayak seslerini duyabiliriz. Örneklem üzerinden yarın bütün dünyada uygulamaya geçişi sağlanması açısından açık bir baskı geliştirilebilir.
Yeni bir dünya savaşı, yeni bir uluslar arası sistemin kurulamamasının belirginleşmesi ile birlikte hayata geçirilmesi düşünülebilir. Özellikle yeni bir teknolojinin devreye girmesi, iş gücünün robotik güce teslim edilmesi, insanın daha müreffeh olmasını öne çıkartarak, onu buna razı edecek bir zemin inşa edilebilir. İşte geçtiğimiz pandemi ve yeni pandemi tartışmaları da insanı psikolojik olarak ikna etmeye yönelik bir baskı aracına dönüşebilir.
İnsan sonrası tezleri, bilgi arayışları, teknik gelişmeler, uzay çalışmaları, kripto para meselesi, aynı zeminde düşünülmesi gereken ve yeni bir dünya savaşının ayak sesleri olarak okunabilir. Çünkü savaş olmadan iktidarını kabul ettirebilme imkânı bulunamamaktadır. Ticaret yolunun akamete uğraması, fiyatların yükselmesi, enflasyonist baskının ekonomileri etkilemesi de bir sebep olarak öne çıkartılabilir. Gazze ve katliamı, İsrail devletine yönelik yeterli bir tepkinin oluşmaması, bu noktada vicdanlı halkların ayağa kalkarak İsrail özelinde aslında yeni dünya sistemine karşı yeni bir refleks geliştirmesi de bir dünya savaşının zorunluluğunu dayatabilir. Müslüman halkların ayağa kalkmaması için gereken politik ve ekonomik adımların atılması da bir yere kadar yeterliliğini koruyabilir. Ama sonrası tufana dönüşebilir.
Tam kaotik bir politik zeminde kaotik bir siyasi uluslar arası ilişkiler yumağında yeni bir düzenin inşası, yeni bir uluslar arası siyaset ve hukukun geliştirilmesi imkânsız görünmektedir. Mevcut uluslar arası hukukun işlevini yitirmesi de bu durumu içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Muhtemelen bölgesel bir çatışma olarak öne çıkan olgunun süreç içinde bir dünya savaşına evrilmesi muhtemeldir. Çünkü bu savaşı durduracak bir güç ortada bulunmamaktadır. Eğer, İsrail katliamı durdurulamıyorsa, oluşacak herhangi bir bölgesel savaşı durduracak bir gücün yokluğu da dünya savaşının sebebi olarak öne çıkacaktır.
Bu savaşı durduracak yegâne güç halkın kendi gücüdür. Ama halk, bu gücünün farkındalığına sahip değildir. Eğer halk, kendi gücünü keşfeder ve bu gücü kullanma becerisi gösterirse, oluşabilecek bir dünya savaşını durdurma başarısı da gösterebilir. Bunun yolu ise Gazze halkının uyandırdığı halkların giderek çoğalarak uyanışını sürdürmesi ve devletlerinin hilafına rağmen İsrail’i durduracak bir güce eriştiğinde bir dünya savaşını da durdurma gücünü işaret edebilir.
Çözüm, halkların uyanışını derinleştirmek ve kendilerini aldatan sosyal mühendislikleri yerle yeksan edecek bir şuuru derinleştirerek güçlendirmekten geçecektir. Bu noktada aydın, entelektüel ve âlimlerin, halkın uyanışını ve harekete geçmesini sağlamaya matuf bir hamleyi behemehâl hayata geçirmeleri elzemdir. İktidarlara rağmen, barışın ikamesinin mümkün olduğunu, halkın istemediği bir şeyin uygulama imkânının olmadığının anlaşılması elzemdir. Bu noktada küresel gücün halk üzerindeki etkisini sıfırlamak, küresel sermayenin halk üzerindeki baskısını yok etmek ve halkların özgürleşerek kendi iktidar alanlarını inşa etmelerinin mümkün oluşunu idrak ederek yeni bir dünyaya merhaba denebilir.
Gizli bir el dünyayı savaşa doğru sürüklemektedir. Bu gizli eli tespit ve yok etmek ise iktidarların sorumluluğunda değil! Çünkü onlar o gizli elin etkisi altında kalmaya devam etmektedirler. Bu yüzden halklar, kendileri olarak ayakta kalmaları, tarıma ve hayvancılığa yönelmeleri, az yetinmeye başlamaları, kendilerine dikte edilen yaşam tarzını terk ederek kendi tarihsel kökenlerine dayalı geleneklerine yeniden dönerek kendilerine anlamlı bir hayat seçerek tercihlerini hayata geçirdiklerinde sorun çözüme kavuşacaktır. Hem modernleşmenin ürettiği konforu kabul ederek köleleşmeyi kabul edeceksin, hem de karşı çıkacaksın, bu mümkün görünmemektedir. O yüzden, değişim, değerleri inşa eden kavramlardan başlayarak yeni bir sosyal hayat inşası kadar yeni bir iktisadi hayatı da içermelidir. Böylece hem pandemi belasından ve hem de dünya savaşı belasından kurtulmak mümkün hale gelir.
Tercih senin, geleceğini sen belirleyeceksin ve kimseyi sorumlu kılamazsın, sorumluluk senin uhdendedir. Ona göre hareket etmelisin…