'Aksa Tufanı'nın kazandıracağı ufuk…

Abdulaziz TANTİK

Hamas yeni yüzyılın final başlangıcını yaptı. Her şeyi kuşattığını düşünen bir güce/İsrail’e karşı huruç hareketi yaparak başarılı bir eylem ortaya koydu. Bu eylemden sonrada hala direnişini sürdüren Hamas, yeni stratejiler uygulayarak İsrail’i bütün gücüne yaptığı mezalime karşın geriletecek bir pozisyonu elinde tutmaya devam ediyor. İsrail güç olarak karşı konulamaz bir devlet imajı çizmişti. Daha önce girdiği savaşları kazanmış, topraklarını çoğaltmıştı. İstediği zaman başka ülkelerde eylem yapmakta ve hava saldırıları düzenlemekten kaçınmamaktaydı. Buna rağmen Aksa Tufanı, İsrail’i evinde vurarak, esirler alarak geri dönmeyi ve zayiat vermeden topraklarına ulaşmayı başardılar.

İşte Hamas gibi düzensiz bir gücün çok düzenli olduğu düşünülen bir gücü zaafa uğratarak yenilgi tattırması, bu saatten sonra dünya tarihini yeniden düzenleyecek atılımların ve gelişmelerin de habercisi olarak okunmalıdır. Yeni bir tarih yazılacaktır. Ve bu tarihi düzensiz güçler, ezilmiş halklar, ezilen sınıflar gerçekleştirecektir. Yani zaafa uğratılmış bütün güçler, yeni bir umutla yeni bir hamle yapmaya ve kendilerini zaafa uğratan güçlere karşı yeni bir direnişe başlama imkânlarını kullanmaya başlayacaklardır. İlk örneğini batıda, İsrail karşıtı eylemler ve protestolara getirilen yasağa rağmen insanların sokağa ve meydanlara çıkarak protestolarını yapmalarıdır.

Mesele güç meselesi değil inanç meselesidir. 

Bu klasik bir tartışmaya bizi geri götürecektir: Madde ruh ilişkisindeki belirleyici unsurun neliği meselesi… Ruh, maddeyi belirlemeye başlamıştır. Hamas, Ruhun temsil edildiği gücün maddeyi temsil eden güce, İsrail’e karşı beklenmeyen bir hareket gerçekleştirerek yenilginin kapısını aralamıştır. Bu saatten sonra da İsrail ne yaparsa yapsın, taş üstüne taş bırakmasın Gazze’de, yine yenilgiyi tadacaktır. Çünkü Hamas, Aksa Tufanı ile dünyadaki bütün mazlumları ayağa kaldırarak bütünleştirmiştir. Gazze var olacaktır, İsrail yenilecek ve gerileyecektir. Dünya yeniden şekillenecektir. İsrail ise bu şekillenmeye taraf olmadan maruz kalan tarafta kalacaktır. ABD gibi ülkeler ise ya İsrail’den desteğini çekecek veya yenilgiyi tadarak Yeni Dünya sisteminde kendisine bir pay bulamayacaktır. Avrupa şu anda ciddi bir kaotik zemine düşmüştür. Avrupa ülkelerindeki Gazze protestoları iktidarlara rağmen gerçekleştirilmektedir. Bu durum Avrupa ülkelerinin Dünya Sistemi içindeki konumunu kaybetmeye başladığını gösterir.

Ortadoğu ise devletler bağlamında sessizliğini korumaya devam ettikleri müddetçe yeni bir inkılâba hazır olmaları gerekebilir. Arap Baharı’ndan daha sert bir değişim rüzgârı oraları savurabilir. İktidarlar ile halk arasındaki bu ayrışma iktidarlar lehine sonuçlanmaz! Özellikle Gazze kendini korumaya devam eder ve Hamas İsrail’e yenilgiyi tattırırsa ki öyle görünüyor, o zaman Ortadoğu devletleri de ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacaklardır. Akılları varsa şimdiden tezi yok, hemen İsrail karşıtlığı politikalar geliştirerek Hamas’ın yanında yer alarak kendi iktidar alanlarını halkla bütünleşik hale getirerek iktidarlarını sürdürme gücünü devam ettirirler.

Felsefi olarak da batı felsefesi neredeyse diğer felsefi birikimlere ve kültürlere hayat hakkı tanımamaktadır. İşte Hamas, bu gücünün zirvesine ulaşmış felsefi batılı iktidarı da yerle yeksan etmenin mümkün olduğunu göstermesi bakımından önemli bir hamle geliştirmiştir. Artık zihinlerde yenilgiye mazeret aramak yerine zaferin yöntemlerini araştırmayı öncelemeyi ilke haline getirmeyi mümkün kılan bir hamle ile karşı karşıyayız.

Modern düşüncenin karşıt düşünceler üzerindeki derin iktidar alanını ve algısını tuzla buz etmiştir bu son Hamas saldırısı… Sonuçta bütün güçler ortak özellikler taşır ve bu ortak özellikleri onları ortak yenilgiye açık hale getirir. İsrail Hamas tarafından yenilgiye uğratılıyorsa, elbette ki diğer düşünce biçimleri batılı düşünceyi geriletecek ve yenilgiye açık hale getirecek hamleleri yapabilecek bir zemine taşıyacaktır. Zaten, modern düşüncenin ürettiği bütün değerlerin zayıflar için değil güçlüler için, sadece batılılar için ama batı dışı toplumlar için değil yargısını güçlendirdi bu son Hamas hamlesi…

ABD dâhil bütün batılı devletler İsrail devletini yenilgiden kurtarmanın imkânlarını seferber etmelerine rağmen, bir aya varan katliamlara rağmen, Filistinlilerin yerlerinde ve yurtlarında kalmaları, onları sürgüne gönderme projesini geriletmiştir. Bu süreç zarfında insani koridorun açılması isteği ateşkes isteği ve benzeri durumlar karşısında İsrail zaaf göstererek saldırıları sürdürdükçe yenilgiyi çabuklaştıran bir yapıya bürünmektedir. Avrupa halkları da görmeye başlamıştır ki kendilerine öğretilen değerlerin Filistinliler için geçerli olmadığını, Arakan ve Myanmarda bir karşılık üretmediğini tazeleyerek görmekte ve inançlarını kaybetmeye başlamaktadırlar. Irak ve Suriye’de olanları yeni bir gözle değerlendirme imkânı bulacak olan Avrupalı halklar, iktidarlarının yaptıklarının insanlık dışı yapısını öğrenecek ve bu insanlık dışı durumlar için kendi iktidarlarından iğreneceklerdir. Fransa’da yasağa rağmen Pazartesi günü yapılan kitlesel eylemlerin bir açıklaması olmalıdır. Avrupa ülkelerinin neredeyse hepsinde Gazze’ye yönelik yapılan saldırılar kınanmakta ve oranın yerlileri katılım sağlamaktadırlar.

 Bu değişimin ayak sesleridir.

Sürekli kötülük üreten bu düşünce ve sistemin kendisi artık demode olmuştur. Dünyanın her yerinde kan dökmeye ve insanları katletmeye açık, onların yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmeye devam eden batılı sistem ve değer yargıları artık eski şatafatlı günlerini çok özleyecektir. Hamas, bu değerlere son darbeyi vurarak anlamın yitiminin ilanını gerçekleştirdi.

ABD denirken, Avrupa denirken, İsrail denirken duyulan korkunun yerinde yeller esmektedir. Bu korkuyu kaldıran Hamas, yeni arayışlara kapı aralarken, yeni değerlerin varlığına açık kapı oluşturarak yenilenmeye ve yeniliğe yönelik isteği güçlendirerek bu köhnemiş batılı sistemin değişimine yönelik isteği güçlendirerek çoğaltacaktır. Zaten Post Human, Trans Human ve yapay zekâ gibi konularda insanları geride bırakan, hatta nüfus azaltılması planları yapan ve insanların nasıl sessizce öldürülmesi gerektiği konusunda arayışlar gerçekleştiren bu köhnemiş sistem, yeni bir sistemin varlığı ile sarsılmaya ve ölümünü ilan etmeye hazır hale gelecektir. Onlar ‘Tanrının Ölümü’nü ilan ederek ‘İnsanlığın Ölümü’nü zaten ilan etmişlerdi. İşte insanlar Hamas üzerinden bu ölü toprağını üstünden atarak yaşadığını ilan edecek bir zemine işaret etmektedir. Geri adım atılamaz artık bu noktadan itibaren…

 

Allah, varlığını zalimlerin bütün saldırılarına rağmen kendisine inanmış insanların yüreğinde tecelli ettirerek gösterecektir. Mazlumun kahrını zalimin kendisinden alarak insanların yeniden iman etmelerine bir zemin inşa edecektir. Allah öldürülemez, ölmez, O hep var olacaktır. Öldü demekle ölmeyen bir varlığın Varlığını zalimler de öğreneceklerdir. Ölümü öldüren ve korkuyu hiç duymayan Filistin halkının durumu Allah’ın Varlığının en büyük delili olarak orada olmaları da ayrıca dikkate şayan bir olgudur, anlayana…

Zelil bir şekilde kendi ölümünü bekleyen insanların, özellikle son Suriye iç savaşı ile birlikte mülteci olarak denizlerde boğulmalara maruz bıraktırılan insanların batıya yönelmelerinin sadece bir rüya olduğunu ve orada kendilerini neyin beklediğini acı bir şekilde ve çoğu kez hayatlarıyla bedelini ödeyerek öğrendiler. Bu tecrübe onlara yepyeni bir bakış ve düşünce imkânı sunacaktır. Böylece birden fazla örnek tecrübeler bir araya gelerek yeni bir bakışın, yaklaşımın, düşüncenin insanlığı daha iyi yerlere taşıma konusunda elzem olduğunu idrak ettirir.

Pandemi döneminde Avrupa ülkelerinde emeklilerin neredeyse büyük çoğunluğunun devlete yük oluşları üzerinden ölüme terk edilmeleri bilinen bir gerçekliktir. Pandemi gibi can yakan bir hastalık üzerinden kendi egemenliklerini ve sermayelerine sermaye ekleme çabaları da bilinmektedir. İşte bütün bu yapılan şeyler artık bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Buradan bir ders çıkarmayan halklar, yenilgiyi yaşamaya devam edebilirler. Ama kahır ekseriyetin bu durumun farkındalığı ile kendi iktidarlarına karşı bir harekete başlamaları an meselesidir. Bunun ilk örneğini ise İsrail içinde ve dışında yaşayan Yahudilerin başlatması ise tarihin bir cilvesi olarak tarihe kayıt geçecektir. Yahudilerin Amerika’da gözaltına alınmayı göze alarak bir farkındalık oluşturarak İsrail katliamlarının durdurulması çağrısı çok önemlidir. Aynı şekilde İsrail içinde başlayan protestolar ve tekil şahısların açıkça Netanyahu iktidarını eleştirmesi ve Gazze katliamına ortak olmama duyarlılığı insani bir boyutun varlığını gösterir. Bu da bize İsrail özelinde ve batı medeniyeti genelinde bir gerilemenin başladığını, yenilgiye adım - adım yaklaşıldığını ve bu gerilemenin doğuracağı boşluğu anlam üretebilecek bir düşüncenin doldurması gerektiği kanaatini çoğaltarak devam edecektir. İslam ve Müslümanlar işte bu boşluğu insanlığı savunan bir bakış üzerinden adalet ve haklar vurgusunu bütün insanlar için geçerliliğini sağlayacak düzeyde işaret ederek yeni bir başlangıcın motor gücü olma hüviyetini saklı yerinden dışarı çıkarmak durumundadırlar.

Hamas Aksa Tufanı saldırısı ile bir çığır açtı. Bu çığırın devam ettirilmesi öncelikle Müslümanların sorumluluğundadır. Sonra da bütün insan kalma çabalarına sahip diğer insanların, dili, ırkı, rengi ve düşüncesi ya da inancı ne olursa olsun, insan olma ve kalma çabasına sahip olanların uhdesindedir.  Her insanın sorumluğunda olduğu bilinci ortak bir bilinci ve idraki oluşturarak bu zulme aracı olan düşüncenin hem kendisini ve hem de iktidarını yerle yeksan etmeyi başarmalıdırlar ki kendileri yaşamaya devam edebilsinler.

Yani bir var olma ve yok olma savaşımıdır bu…