14 Mayıs Seçim Değerlendirmesi
14 MAYIS SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ
Seçim bitti ve büyük bir hayal kırıklığı kendini gösterdi. Tarafların hiçbiri neredeyse umduğunu bulamadı. Ama en büyük hayal kırıklığı bazı istatistik yapan zevatta meydana gelmesi gerekir ki buna ihtimal da yok gibi… Araştırma kurumlarının bir kısmı doğruya yakın bilimsel bir çalışma yaptıkları halde, gerisi tarafgirlik yaparak algı üretimi konusunda çalışmalar yürüttüler. Ve en çok onlara yönelik bir tepkisellik açığa çıkacaktır.
Millet ittifakı, bütün algı yönetimi operasyonlarına rağmen elde ettiği sonuç büyük bir hayal kırıklığı, son ana kadar kendilerinin kazandığına o kadar inanmışlardı ki gece yarısı yaptıkları açıklamalarda bile bunu görmek mümkündü. Ama gerçekler başka türlü gerçekleşti.
Cumhur ittifakı ise milletvekili seçimlerinde ciddi bir başarı elde etti… Bilakis, milletvekili seçimlerinde ciddi bir düşüş bekleniyordu. Ak Partinin oyu düşüş göstermesine rağmen, aldığı milletvekili sayısı hala önemini koruyor. İttifakın diğer bileşenleri ile çoğunluğu net bir şekilde elde etmiştir. Bu da cumhur ittifakının kendisine bir başarı payı sayabileceği şeydir. Ancak küçük bir oranla cumhurbaşkanlığını kaybetti. Bu da bize Tayyip Erdoğan’ın hala güçlü bir desteği almasına rağmen, zafer kazandıracak bir tereddüdü de işaret ediyor. Halk, bu seçimler aracılığı ile Erdoğan’a bir tereddüt gösterdiğini ifade etti.
Millet ittifakı ise her türlü kaybeden olarak kayıtlara geçti. En büyük kayıp ise Halk partisinde açığa çıktı. Hem milletvekili seçimlerindeki yenilgi ve hem de cumhurbaşkanlığındaki kesin alırız kararlığının yenilgiye uğraması güçlü bir travmaya neden olacağı benziyor. Millet İttifakının küçük partileri ise en karlısı oldular. Meclise girmeye hak kazandılar. Ve beklentilerinin üstünde milletvekili aldılar. Ama her partinin genel başkanı boşta kaldı. Burada da ciddi bir siyasi kriz kendisini gösterebilir.
Bu seçimde gençlere yönelik gösterilen büyük beklenti, büyük bir hüsran ile neticelendi. Her iki cephe de gereken desteği tam olarak alamadı. Ak Partideki oy eriyişi devam etmektedir. CHP’de de aynı erime sürmektedir. Bu konuda en karlı partiler MHP ile İyi Parti oldu. Her ikisi de beklentinin üstünde bir oy almayı başardılar. Milliyetçi cephe giderek güçlendi. Tek sorunları hala farklılıklarını korumalarıdır. Siyasi basiretleri ortaya çıkarsa Türkiye’nin geleceğinde önemli bir işlevselliğe sahip olacakları görülmektedir. Burada kaybedenlerin safına dindar muhafazakâr ve İslamcı unsurlar olmuştur. İslamcılığın neredeyse bütünüyle yok görüldüğü, eleştiriye tabi kılındığı bir zeminde muhafazakâr düşüncenin toparlayıcı bir zemine sahip olamadığı görülmektedir.
Bu seçimin en büyük kaybedeni ise milli görüştür. Saadet partisi CHP ile ittifak kurarak kendisi ile çelişen bir tutum göstermiştir. Bu konuda kendi iç bütünlüğünü sağlayamadığı gibi oylarını da Yeniden Refah Partisine kaptırarak yeni milli görüşün temsilcisinin oğul Fatih Erbakan’a geçmesine zemin oluşmuştur. Kendi iç bütünlüğünü kaybeden Saadet Partisini sancılı bir süreç beklemektedir. Ak Parti ise cumhurbaşkanlığı seçimini alsa bile parti olarak sürekli erimeye başladığını görerek hamle yapması beklenmektedir. Bu beklentiyi son on yıldır bir türlü gerçekleştiremediler. Bu konuda Ak Parti sona doğru bir yürüyüşe çıktığı söylenebilir.
Tarafsız olarak meseleye bakıldığı zaman hala Lider pozisyonunda Erdoğan, gücünü korumaktadır. Ülkenin içinde geçtiği bütün şartlara rağmen, hala ülkenin yarısının oyunu alabilme becerisi önemli bir göstergedir. Çok fazla pohpohlanan Kılıçdaroğlu’nun ise bir lider profili gösteremediğini belirginleştirdi. Büyük laflar söylemek, kararlılığını ses tonuna yüklemek yeterli gelmemiştir.
Bu seçimin en temel göstereni ise sosyolojik olarak halkın propagandaya yeterince tav olmadığını görmektir. Halk, kendisine söylenenleri büyük bir basiretle değerlendirmeye alıyor. Ve kendisine söylenenleri kendi tecrübeleri içinde yeniden yorumlayarak ona göre değerlendirme yapmaktadır. Halk, cepte keklik olmadığını bir daha gösterdi. Bu bence seçimin en büyük zaferidir. Bu seçim, halkın algı operasyonlarına gelmediğini bir kez daha gösterdi. Liderlerin ve seçime girenlerin halka hitap ederken, eğer aynı yöntemi sürdürmeye devam ederlerse alacakları destekte bir değişiklik olmayacaktır. Halka, gerçekleri ve doğruları açık bir şekilde söylemekten başka seçenek yoktur.
Bu noktada hala liderlik pozisyonunu koruyan Erdoğan’ın kendisini yeniden ele alarak düşünmesi elzemdir. Propagandada sürekli yaptıklarını tekrar ederek bıktırırcasına dile getirmesinin bir karşılığı olmamıştır. Bir havanın oluşması ile seçime etkisi arasında da belirgin bir fark olduğu açıkça ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de yaşayan insanların büyük propagandalar altında piştiklerini belirtmeliyim. Birden fazla ideolojinin üstüne boca edildiği dönemlerde yaşayan insanların büyük bir tecrübe elde ettiğini bu seçim bize göstermiştir. Bu bize Türkiye ve geleceği açısından büyük bir sağduyuya işaret ettiğini ve olumlu bir tercihe yöneleceğini gösterir. Meselenin halkın, çıkar ve yarar yerine ülkenin bütünlüğünü ve yararını ön planda tuttuğunu söylemek yanlış olmasa gerek!
Tercih etmede insanların kendi tercihlerini etkileme dışında tutmayı başaran önemli bir kesimin varlığı geleceğin teminatıdır. Bu bize aynı zamanda ülkemizde oynanabilecek oyunların, içerden veya dışarıdan yapılacak müdahalelere pirim verilmeyeceğini de işaret eder.
Bu bir seçimde ve bitti. İkinci tur için muhtemelen yeni bir propaganda dönemi başlayacaktır. Sağduyu ile bu seçimi de geride bırakarak daha temel meseleleri öne alacak bir dönemin başlamasına yönelik iradenin açığa çıkmasını bekleyerek büyük resmi ve büyük geleceği düşünceye konu edinerek anlamın yeniden hayatımızın temeline kurulmasına zemin oluşturacak bir iradeye olan ihtiyaç ise her zaman gerekliliğini izhar etmektedir.