Tarih-ül Mendil
Mendilin Yeni Zaman Hikâyeleri
Bu bölümde erkeklerin şıklığını tamamlayan ipek mendillerden, eski hatıra mendillerinden ve Vakko’nun fantezi mendillerinden söz ediyoruz. Mendilin hikâyesi bitmez, ama biz burada noktalıyoruz.
İpek Mendil
Evet, şık erkeklerin ceket cebinde taşıdığı ama her zaman beyaz renkte olan mendilden söz ediyoruz. “Şıklık Alameti Olarak Mendil” de olabilirdi bu bölümün başlığı. Aslında bize özgü değil ama bizim de sahip çıktığımız bir erkek hoşluğu diye kabul edebiliriz. İnternette bu modanın 19. yüzyıl Avrupa’sında iki parçalı takım elbisenin yükselişiyle birlikte doğduğu, ipek mendilin ceketlerin üst cebinde faydalı bir aksesuar şeklinde taşındığı yazmakta. Hatta erkeklerin ceket cebindeki bu mendili olur olmaz kullanmamak için, bir de pantolon ceplerinde mendil taşıdığını da öğreniyoruz.
1 19. yüzyıl sonlarında bizim topraklarda da kök salmış olmalı ki, Sermet Muhtar Alus’un “İki Gönül Bir Olunca Samanlık Seyran Olur” adlı tefrika olarak kalmış romanında “hovarda kıyafeti” tarif edilirken mendile de yer veriliyor: “Başta fes, festen arta kalan yerlerde kâkülleri görünen saçlar. Belde yün kuşak, hilali gömlek. Gömleğin üstünde kavuşturma kadife yelek. Yeleğin kıyafetin rengi ile aynı olmasına dikkat edilir. Yeleğin ceplerine altın saat, fildişi tarak, diş kürdanı, küçük şişelerde çeşitli kokular konulur. Yeleğin üzerine ceket giyilir. Ceketin yan ceplerinde de, bir ipek mendil, sigara tabakası, şamalı kibrit; iç ceplerinde ayna, kalem, birkaç tane zarf ve küçük zımbalı bir defter. Pantolon da, ütülü olur.” Yani bu mendil öyle züppe işi bir şey olarak geçmiyor tarihe, hovarda bir nesne kendileri!
2 Refik Halid Karay “Eskiden erkekler, katlanarak ütülenmiş mendilleri şimdikiler gibi ortalarından tutup silktikten sonra yalnız uçları dışarıya gelmek şartile ceket ceplerine koymazlardı” der ve devam eder: “Yeni usul mendil taşıma adeti aşağı yukarı kırk yıllıktır.” (Yazı 1947 tarihli.)
3 1932 yılında Muhittin Dalkılıç’ın yazdığı Yeni Hayat Adamına Yeni Adabı Muaşeret’te kravata “Erkek Tuvaletinin Barometresidir” başlığıyla özel bir yer ayrılmasına karşın, mendil ancak “Çay Elbisesi” başlığı altında kısacık bir yer alabilmekte. “Çay elbisesi” dediği, bildiğimiz ceket pantolondan oluşan takım elbise… Yazarın “Ceketin mendil cebinde mutlaka beyaz ipek mendil konulur” diye konuyu geçiştirmesi ise hiç hoş değil!
4 Neyse ki Dr. Gottfried Andreas’ın yazıp Turan Aziz Beler’in 1942 yılında çevirdiği Görgü (En Yeni ve İleri Muaşeret Usuller) adlı kitapta bu ihmal bir ölçüde giderilmiş: “Erkekler, burun silmek için kullandıkları mendili ceket veya pantolon cebinde taşırlar. Ceketin ön tarafındaki üst cebe süs mendili konur. Frak ve smokinle münhasıran beyaz renkli mendil kullanmak lazımdır. Resmi elbiseye renkli kenarlı mendil yakışmaz, son derecede kibar ve şık olmak şartile renkli ipek mendiller kullanılır.”
6 Moda dergileri ve gazetelerin moda sayfaları daha çok kadın okurlar içindir ama dikkatli bakarsak konumuz açısından feyz alabileceğimiz bilgi kırıntıları da çıkabilir karşımıza. 1929 yılında Akşam gazetesi “Şık adam kime denir?” sorusuna Amerikan kaynaklı bir cevap ararken, şık bir gencin “20 kat elbisesi, 6 kat smokin ve frakı, 8 pardösüsü, 45 kışlık paltosu, 12 şapkası, 24 çift ayakkabısı, 50 çift çorabı, 48 ipek gömleği, 12 yünlü süveteri, 150 kravatı” ve elbette 144 keten, 48 ipek mendilinin olmasının gerektiğini yazıyor.
7 1935 yılında Tan’ın Kadın-Moda sayfasında bulunan “Bayanlar, biraz da kocanızın modasını takip ediniz” başlıklı yazıya da bir göz atalım. Önemli bir soruyla başlıyor yazı: “Bir erkeğin elbisesi üzerinde nasıl bir süs taşıması caizdir?” Yüzüklerden, kravat iğnelerinden, yakaya takılan çiçeğe kadar ince ince “süsler” titizlikle elden geçiyor. Ne zaman, nasıl, hangi ölçüde, filan… Çiçekle mendil arasında da özel bir ilişki var (Dilini sadeleştirerek aktarıyorum): “Bayram ve şenlik günlerinde bu çiçekler beyaz veya pembe renkte seçilirse, taşıyanın o günkü neşesini ifade eder. Yalnız bu çok dikkati çekecek biçimde olmamalıdır. Bu çiçeğin ve gömleğin rengine göre göğüste taşınacak ipekli mendil yerini korumalıdır. Eğer çiçek yakalık gibi açık renkte olursa mendil cepten çıkarılmalıdır.”
8 İnce işler görüldüğü gibi…
Hatıra Mendilleri
Mendilin bir de efemera olarak tarihi var. İlk defa ne zaman nerede gördüm hatırlamıyorum ama üzeri resimli bir hatıra mendiliyle karşılaştığımda çok etkilenmiştim. Koleksiyonu yapılabilecek en hoş objelerden biri olduğunu düşünmüştüm. Ama oldukça pahalı bir meraktı bu benim için o zamanlar. Sonradan da hiçbir şeyin koleksiyonunu yapmamaya karar verdiğim için gündemimden düştü. Mottom “Her şey ihtiyaç olduğu zaman alınır”... Ama bu başka bir konu…
Hatıra mendilleri, üzerine baskı yoluyla resim yazı vb. eklenmiş nesneler. Elbette o da dış kaynaklı. Tarihi 17. yüzyıla kadar uzatılıyor ama esas yoğunluk 19. yüzyıl sonlarında karşımıza çıkıyor. Türkiye’de hatıra mendillerinin en iyi koleksiyoncusu bildiğim kadarıyla H. Oğuz Aydemir. Sergi broşüründe konunun tarihi şöyle özetleniyor: “Mendil, Roma döneminden bu yana kullanılmaktadır ancak ilk dönemlerinde zengin sınıfla ilişkilendirilmiştir. 18. yüzyıldan itibaren baskı alanında kaydedilen ilerlemeler ve tekstil endüstrisinin sanayileşmesi sayesinde kumaş daha hızlı ve daha ucuza üretilebilir hâle geldi. Böylelikle farklı amaçlar için de kullanılmaya başlandı. Süreç içinde mendillere hatıra resmi basıldığı takdirde, satışlarda süreklilik elde edildiği keşfedildi. Bu şekilde hatıra tasarımların üretimi de başlamış oldu. Bu tasarımlar savaşlarda kazanılan zaferler, kraliyetle ilgili olaylar, bilgi amaçlı metinler, haritalar olarak görülmeye başlandı. Hem iktidarın hem de siyasi karşıtlarının kullandığı bir yayın aracına dönüştü. Propaganda yapmak için kolaylıkla kullanılabilirdi. Kitlesel olarak üretilebileceği için de yaygınlaştı.”
9 Broşürde koleksiyonun tanıtıldığı bölümler, Türkiye’deki hatıra mendillerinin çeşitleri hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor: II. Abdülhamid Dönemi Mendilleri / II. Meşrutiyet Dönemi Mendilleri / V. Mehmed Reşad Dönemi Mendilleri / İttihat ve Terakki / Osmanlı Donanma Mendilleri / Osmanlı Askeri Mendilleri / Mısır Mendilleri / Dini Mendiller / Osmanlı İmparatorluğu Mendilleri / Kırım Savaşı / I. Dünya Savaşı Mendilleri / Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk vb.
İlginç bir not olarak eski bir gazete haberini de buraya aktarayım: 1932 yılında İktisat ve Tasarruf Haftası’nda Vecihi [Hürkuş] Bey’in girişimiyle yerli ipek kumaşlardan yaptırılan mendil büyüklüğünde paraşütlerle bazı ufak tefek hediyeler tayyareden attırılır. Bu ipek paraşütler sonradan mendil olarak da kullanılabilecektir.
10 Bu mendile hiç rastlamadım, üzerinde bir desen, not varsa “hatıra mendili” kapsamına girebilir. Ama yoksa, hikâyesi ilginç olsa da bildiğimiz beyaz ipek mendildir işte…
Hatıra mendillerinin ne olduğunu anlayabilmek için örnekleri sıralamak gerekiyor:
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı hatıra mendili: 37,5 × 37,5 cm. 1832’de İstanbul Antlaşması ile bağımsızlığını kazanarak Osmanlı’dan ayrılan Yunanistan, tarih 1897’yi gösterdiğinde bir kez daha Osmanlı ile savaşa girmiştir. Yaklaşık olarak bir ay süren savaş, Osmanlı İmparatorluğu’nun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu zafer ülkede geniş şekilde kutlanmış, zaferin anısı bu mendilde görüldüğü gibi resmedilmiştir. Yunanistan’ın Teselya bölgesinde gerçekleşen savaşta Osmanlılar açık bir üstünlük sağlamıştı. Bunun üzerine Atina’yı alma fikri gündeme gelmiş, fakat Rus Çarı II. Nikolay’ın devreye girmesiyle 20 Mayıs 1897 tarihinde barış antlaşması imzalanmıştı.
Mendilin üst bölümünde savaş meydanından bir kesit bulunmaktadır. Alt bölümünde de bir harita görülmektedir. Sol alt köşede “Devlet-i Aliyye ve Yunan Muharebesi” bilgisi bulunur. Ayrıca “Baht-ı himaye-yi feyzvane-i cenab-ı hilafetpenahide evlad-ı şüheda ve mecruhin-i asakir-i şahane” [Hilafetin sığınağı erdemli yüce kişinin himayesinde olan şehit çocukları ve yaralı Osmanlı askerleri] fi 19 Ağustos 1313 [31 Ağustos 1897] yazmaktadır. Haritada “Yunanistan, Selanik Körfezi, Yanya Vilayeti, Şerefice Sancağı, Ergiri Sancağı, Mengel Dağı, Purla Deresi, Karadağ, Galos Körfezi, Bülbülce Boğazı, Uzi Boğazı, Zeytin Körfezi, Atalanti Körfezi, Şimal” gibi isimleri okumak mümkündür.
Padişah V. Mehmed Reşad hatıra mendili: 52 × 58 cm. Mendilin merkezinde bayrak içinde Osmanlı İmparatorluğu’nun 35. padişahı V. Mehmed Reşad’ın portresi bulunmaktadır. Portrenin hemen altında “Sultan Mehmed Han-ı Hâmis [beşinci] Hazretleri” yazmaktadır. Mendilin altındaki bölümde “Yaşasın Kanun-ı Esasi 10 Temmuz 1324” [23 Temmuz 1908]; dört köşede yer alan dairelerin içinde sağ üst köşede “hürriyet”, sol üstte “adalet”, sağ altta “müsavat” ve sol altta “uhuvvet” yazılıdır. V. Mehmed, II. Abdülhamid’in 1909'da tahttan indirilmesinin ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin desteğiyle tahta çıktığı için bu destek mendilde açıkça görülmektedir.
İlk Hava Şehitleri hatıra mendili: 48,5 × 48,5 cm. Mendilin ortasında bir uçak resmedilmiştir. Dört köşesinde “Ah Felek” yazmaktadır. Köşelerdeki dairelerin içinde sol üstte “Şehid-i mağfur Nuri Bey 1329” [1913-1914], sol altta “Şehid-i mağfur Sadık Bey 1329” [1913-1914], sağ altta “Şehid-i mağfur Fethi Bey 1329” [1913-1914] yazmaktadır. Sağ üstte net okunamayan bir kelimeden sonra “Tayyare Cemiyeti 1331” [1915] yazmaktadır. Bu mendilde Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk hava şehitleri olan üç isim görülmektedir. Fethi ve Sadık Beyler ilk şehitlerdir. Çok kısa bir zaman sonra da Nuri Bey, uçağının düşmesi sonucu şehit olmuştur.
Gelibolu hatıra mendili: 46 × 61 cam. Mendilin üzerinde, Çanakkale Boğazı’ndan başlayarak İstanbul’a kadar olan bölümü gösteren büyük bir harita vardır. Haritada Türk birliklerine ait stratejik noktaların isimleri belirtilmiştir. Ayrıca yerleşim merkezlerini, Fransız, İngiliz ve Anzak birliklerinin çıkartma yerlerini de görmek mümkündür. Sağ alt bölümde İstanbul Boğazı’nı gösteren bir harita bulunmaktadır. Mendil, savaşın sonucundan emin olarak tasarlanmıştır. İngilizler savaşın sonucundan o kadar emindir ki Osmanlı İmparatorluğu’nu işgal ettikten sonra kullanacakları sömürge bayrağını sol alt köşeye eklemişlerdir, fakat Çanakkale Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu güçlü bir savunma savaşı vererek İtilaf Devletleri kuvvetlerini yenmiştir.
Vakko Mendili
1930’lu yılların sonuna doğru, mendillerin çok daha şık biçimde kullanılabileceği artık anlaşılmıştır. Hatta bir “mendil modası”ndan bile söz edildiğini görebiliriz. Tan gazetesinin Kadın-Moda sayfasına müracaat: “Tayyörlerde çok cep olduğu için renkli mendiller de çok modadır. Boyuna bağlanan uzun eşarplar yerine renkli mendiller moda olmuştur. Mendil artık eskiden olduğu gibi gözyaşı ve burun silmeye mahsus lüzumlu bir şey değildir. Renkli, süslü, işlemeli bir tuvalet eşyası hâlini almıştır. Gündüz tayyörlerin ceplerinde, gece bilekte veya kemerde bağlanmış olarak görülüyor. Üzerlerinde resimler, çizgiler, hatta şiir mısraları bile vardır. Ekose mendiller, dantel mendiller, keten ve ipek mendiller hepsi modadır. Gece için siyah şifondan kenarları dantelli olanlar pek zariftir. Renkli keten mendillerin üzerine zıt renkten işlenmiş markalar vardır. Elhasıl bundan sonra mendilinizden zevk derecenizi anlamak kabil olacaktır.”
Hatıra mendilleri “mendil modası”na etki mi yapmaya başladı acaba? Aynı yıllarda Şen Şapka adıyla ilk mağazasını açan Vitali Hakko, ürünleri arasına kısa sürede eşarbı da katar. Şirket Vakko adını aldıktan sonra eşarp konusunda çok daha iddialı adımlar atmaya başlar. Eşarpların üzerinde mutlaka “Vakko” imzasının bulunmasına dikkat edilmektedir. Vakko’nun “eşarp tarihi” neredeyse firma tarihinin atardamarı… Bu konuyu önemsemişler ve hatta kitabını bile yapmışlar. Ama “Vakko mendilleri”ne, eşarpları kadar önem vermemişler galiba. Bugün Vakko’nun arşivinde muazzam bir eşarp koleksiyonu olduğu hâlde, ürettikleri hatıra mendillerinden ellerinde pek bir örnek yok. Ama ilk çıkardıkları yıllarda bol bol reklamlarını yapmışlar.
Benim gördüğüm en eski Vakko mendili reklamı 1957 tarihli. “Nihayet mendil derdi sona erdi!” başlıklı bu ilan Faal Ajans’ın, yani sonradan Man Ajans olacak olan ajansın imzasını taşıyor. İlandaki resimde geleneksel desenler taşıyan mendillerin yanı sıra bir de yılbaşı hediyesi olabilecek bir desen taşıyan mendil göze çarpıyor. Zaten ilan da yılbaşı öncesi yayımlanmış…
Bir yıl sonra, 1957 yılbaşı öncesi yine bir mendil ilanıyla karşılaşıyoruz. Ama bunda da bizim üzerine konuşmak istediğimiz “hatıra mendilleri” kalemi yok. Belki “fantezi mendiller”, “orijinal öğretici mendiller” ya da “turistik mendiller” başlıkları altında aradığımız türden mendiller olabilir ama emin değiliz. 1965 yılında “Türk motiflerini ve güzel İstanbul’umuzu dış ülkelere tanıtacak yeni bir eşarp ve mendil”leri tanıtan bir dergi ilanı çıkıyor karşımıza. Lakin bu ilk ilanlardaki “turistik” hüviyetli mendillerden farklı bir şey değil. Aradığımız türden mendillere işaret eden ilana ancak 1966 yılında rastlıyoruz. “Vakko’nun yeni mendil koleksiyonu hazırdır!” başlıklı ilanda “hatıra mendilleri” ayan beyan ilan ediliyor.
11- “Esprili mendiller: Nasıl çocuk sahibi olunur? / Hanım gözü ile trafik / Kokteyl reçeteleri / Kalori listeleri.
Tebrik mendilleri: Burçlar / Doğum tebriği / Türk motifleri / İstanbul camileri / 1967 takvimi.
İmzalı mendiller: Zeki Müren / Adamo / Sylvie Vartan / Johnny Hallyday / Marc Aryan.
Ayrıca kız çocuklar için Mickey Mouse ve Peri Kızı mendilleri de vardır…”
Vakko bu ilanda da belirttiği gibi “takvim mendil”ler de üretmektedir. Hatta bunlar için ayrı bir ilan bile verir: “Kumaş üzerine basılmış zarif duvar takvimleri ve takvimli mendiller”…
Kâğıt Mendil
Mendil konusunun son paragrafı kâğıt mendillerin kumaşların yerini almasıyla ilgili. Selpak, Türkiye’nin ilk kâğıt mendilidir ve Türk kâğıt sektörünün tarihçesinde özel bir yere sahiptir. Eczacıbaşı Holding bünyesinde faaliyet gösteren İpek Kâğıt, 1969’da kuruldu ve Selpak markasının yaratıcısı oldu. Peki Selpak ismi nereden geliyordu? İpek Kâğıt fabrika çalışanlarının önerileri doğrultusunda, kâğıdın temel hammaddesi olan selülozun “Sel”i ile temizliği çağrıştıran “Pak” kelimelerinin birleşimiyle oluşturuldu bu marka.
Selpak mendilin ilk TV kampanyasında temel esprisi, tüketiciye kâğıt mendil kullanım alışkanlığını kazandırmak üzerineydi. Reklam filminde oynayan Erol Günaydın, “At o çaputi, al buni” diyerek hijyen kavramının önemine vurgu yapıyordu.”
12 Daha sonraki yıllarda verilen ilan ise kumaş mendilleri çarmıha geriyordu. On mendil taşıyan Selpak kâğıt mendili paketini överken şu özelliklerin altını çiziyordu: “On mendili cebinizde taşıyamazsınız / On mendili işte ve yolda yıkayamazsınız / Ve on mendili iki liraya alamazsınız.”
1. “The History of the Pocket Square”
2. Neslihan Seven, “Sermet Muhtar Alus’un Romanlarında ve Öykülerinde Eski İstanbul”, Yüksek Lisans Tezi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2006.
3. Refik Halid Karay, “Şeker bayramı- Mendil bayramı,” Akşam, 17 Ağustos 1947.
4. Muhittin Dalkılıç, Yeni Hayat Adamına Yeni Adabı Muaşeret (İstanbul: Suhulet Kütüphanesi, 1932), s. 113.
5. Dr. Gottfried Andreas, Görgü (En Yeni ve İleri Muaşeret Usuller) (İstanbul, 1943), s. 70.
6. Hüsamettin Bozok, “Kenan Hulusi’nin hakiki çehresi”, Adımlar 7 (İkinci Teşrin [Kasım] 1943): 233.
7. Akşam, 9 Eylül 1929.
8. Tan, 2 Haziran 1935.
9. Tarihi Hatıra Mendilleri. H. Oğuz Aldemir Koleksiyonu, t.y.
10. Cumhuriyet, 20 Kasım 1932.
11. Tan, 29 Nisan 1937.
12. Şafak Altun, Cenk Sarıoğlu, Türk Popüler Tarihinde İlkler, Alfa Yayınları, İstanbul 2006, s. 87-88.